“Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).” (A’raf/26)

Takva, Yüce Allah (c.c.)’a karşı gelmekten sakınmaktır. Allah’a karşı gelmekten sakınmanın da iki boyutu vardır. Yüce Allah (c.c.)’ın emirlerini yerine getirmekle takvanın yarısını, yasakladıklarından (haramlarından) uzaklaşmakla da takvanın diğer yarısını tamamlamış olur insanoğlu. Yasaklarından (haramlarından) sakınmayan kişinin takvalı olduğunu söylemenin bir anlam ifade etmeyeceğini bilmemiz gerektiği gibi emirlerini yerine getirmeyen kişinin takvalı olduğunu söylememiz de bir anlam ifade etmeyecektir.

Konumuz tesettür.

O halde takvalı insanlar için iki çeşit elbisenin varlığından bahsedebiliriz. Biri günlük hayatlarını yürütürlerken, sosyal hayat içinde giyinmek zorunda kaldıkları elbise… Diğeri de dini hayatlarında harama bulaşmama, günaha düşmeme, isyana kalkışmama konusunda gösterdikleri hassasiyetin ortaya çıkardığı Yüce Allah’tan korkunun ifadesi olan takva elbisesi...

Allah (c.c.)’tan korkunun olmadığı bir sinenin üzerinde takva elbisesinin varlığından bahsetmek mümkün değildir.

Elbette takva elbisesi diğer elbiselerden daha değerli, daha üstün ve daha hayırlıdır. Takva elbisesi olmadan diğer elbiselerin varlığı bir mana ifade etmeyeceği gibi diğer elbiselerin yokluğu takva elbisesinin varlığına da işaret olarak kabul edilemez. Evvela tesettür dediğimiz Yüce Allah (c.c.)’ın emrettiği elbise olmalıdır kişinin........

© Akasyam