Sürü Psikolojisi -3-
“Sürü” kavramı insanlara ait bir kavram olmadığını da belirtmeden geçmek hakkaniyete uygun olmazdı.
“Sürü psikolojisi” denilince ilk etapta hayvanlar özellikle de koyunlar akla gelir. Bu tabirin insanlar için kullanılıyor olması birbirine benzer davranışları, gözü kapalı, aklı devreden çıkarmak suretiyle sergiliyor olmalarından kaynaklandığını söylememiz son derece yerinde olacaktır.
Çokça duymuşsunuzdur veya rastlamışsınızdır. Bir uçurumdan koyunun biri istemsizce ayağı kaysa veya düşüverse suya, yuvarlansa yardan aşağıya, yüzlerce metreden çakılıverse bir kayanın dibine hatta paramparça da olsa bu olaya şahit olan diğer koyunlar mevcut durumu görmek istemezler. Akılları olmadığı için üzerinde düşünemezler de. Birbirinden farklı başka başka zamanlarda meydana gelen birbirine benzer olayları kast etmiyorum bu söylediklerimle. Şayet farklı zamanlarda ve farklı mekanlarda meydana gelmiş birbirinden bağımsız olaylar olmuş olsa idi “sürü psikolojisi” tabirini kullanmak da şık olmazdı. Görmediği ve duymadığı olaylar arasında bağlantı kurmada, birbiriyle ilişkilendirmede sıkıntı yaşanabilir, olanı olduğu gibi taklit etme ve sürü psikolojisine sahip olmada da sorunlar ortaya çıkardı.
O yüzden düşerek paramparça olan bir koyunun başına gelen olay hakkında akıllarını çalıştıramazlar sürüde bulunan diğer koyunlar. Yaşanan olayın üzerinde düşünmek de istemezler. Böyle bir yeteneğe sahip de değiller. Sırası gelen hayvan, nereye gittiğini düşünmeden, tahmin etmeden uçurumdan atlayıverir düşen arkadaşının peşinden.
Evet, akıllarını kullanmazlar/kullanamazlar onlar. Böyle bir yetiden de mahrumdurlar. İsteseler de bunu başarabilecek yeteneğe sahip değildirler. Bu yönüyle doğruluğuna ve yanlışlığına bakmadan, üstünkörü bir şekilde, başkalarını takip ve taklit eden kişiler için; “Sürü psikolojisi” ya da “Atalar dinine mensup” tabirini kullanmakta bir beis yoktur.
“Sürü psikolojisi” akıllı ve en eşrefi mahluk olup güzel bir biçimde yaratılan (Tin/4) insanlar için kullanılabilecek bir tabir olduğunu söyleyemem. Böyle bir iddiam da yok zaten. Geriye dönüp baktığımız vakit gönderilmiş tüm Elçiler, insanları sürü olmaktan kurtarmak, atalar dininden uzaklaştırmak, akıllarını çalıştırmalarını, doğru ile yanlışı tefrik etmelerini sağlamak üzere görevlendirildiklerini unutmamamız gerekir. “Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte........
© Akasyam
visit website