Heykel Hikâyesinden Mülhem
Haldun Taner’in Kızıl Saçlı Amazon adlı hikâye kitabında, Heykel adlı bir öyküsü vardır.
Öykü; bir şahsın evine bir heykel yaptırma serüvenini anlatır. İBB’ ye başvuran kahramanımızın heykel izni alamama mücadelesi ironik olarak anlatılır. Yazara göre de mesele modernleşememedir. Haldun Taner de heykeli kısmi olarak parçalamayı göze alır. Çünkü dönemin İBB’sine güvenmemektedir. Sonunda heykele de izin çıkmaz. İktidar izin vermemiştir yani. Öykü de niçin müphemiyetiyle biter? Bizim modernlerin heykel mücadelesi biraz böyle akimdir.
Batılılaşmayı heykelcilik gören toptancı bir kesim var. Büst, kafa, kaide, anıt vb. heykelcikleri tekrar tekrar yaparak ilerleme sağlayacağını düşünen bir heykelist topluluk var. Bunu da toplumun kafasına vura vura yapmaya çalışıyorlar. Sonrasında da israf edebiyatı yapmazlar mı? Heykel bir plastik sanattır. Önemli ve bir o kadar da kadim bir sanattır. Bir ucu peygamber dönemine kadar da uzanır. Toplumu heykelle sınamak da neyin kafası? Kim heykelle yol almış ki? Sanatlardan bir sanat, eserlerden bir eserle kayıtlıyız. Başka sanat bilmez misiniz? “Sanat Allahı aramaktır, gerisi çelik çomak oynamaktır “diyen Sultan’ üş Şuara Necip Fazıl Kısakürek haksız mıdır, siz başka sanatlara da odaklanmaz mısınız? Yoksa bura bir ihale ve besleme kapısı mı?
Şehirlerin kahir ekseriyeti sosyal belediyecilik yapan kesimde değil mi? Bunu anlıyorum. Siz sadece heykel mi yaparsınız? Fen işleri, alt ve üst yapı işleri zor mu geliyor? Görünmeyen işlerle ilgilenmez misiniz? Sulama, tarım, okul, köprü, sosyal sorumluluk işleri çok mu zor? Heykelcik işleri para araklama vesilesi mi? Heykellerin birçoğu da poliüretan ya da sert plastik malzemeden yapılmadır. Ucuz ve bir o kadar........
© Akasyam
visit website