Aşık Veysel Şiirinin Renkleri
Hak aşığı Veysel, okunup geçilecek bir şair olmadı. Her şiirinde bir şiir tınısı bulunan ozan, aslında halk şiirinin çağdaş bir teorisyeni gibiydi.
Onun şiirini okumadan anlamak zordur. Yazdığı metinlerin ne kadar renkli ve ahenkli olduğunu iyi bir okur anlar. Şiirlerini açık, anlaşılır, konuşma diliyle yazan usta, okurun anlamasını da kolaylaştırmıştır. Akıcı bir dili olan Veysel’in çok okunmasını bu kullanışlı dile bağlıyorum.
Şiir poetiğini de basit kılan budur. Aşık Veysel şiiri; konuşan, bağırmayan, anlaşılır, arı duru bir Türkçeye dayanır. Sözün saza dönüştüğü metinler böyle oluşmuştur. Bakalım usta ne söyler? Veysel, güzel söyler.
“Bir yar için diyar diyar dolandım/ Yoruldum da Çamlıbel’e dayandım. ” diyen Veysel, coğrafyasını iyi bilen bir ozandır. Çamlıbel, Tokat’ın ünlü bir tepesidir. Birçok şiire ilham olmuş bir dağdır. Veysel şiirinde Anadolu coğrafyası çok yer tutar. Ona göre Çamlıbel, yârin gezdiği tabiat harikasının adıdır. Sıradan bir yer değildir. Dinlenilen, konaklanan, Koçyiğitlerin uğrak yeridir. Çamlıbel’in meşhur rüzgarıyla dinlenen şair gönlü sevdiğini de arayacaktır.
Veysel şiiri iç Anadolu coğrafyasının anatomisi gibidir. Yurdunu da bu yüzden çok sever.
“Irmak oldum çalkalandım bulandım/ Duruldum da Çamlıbel’e yaslandım. ”diyen Veysel, yine aşkına Çamlıbel’i ortak etmektedir. Bu şiir ihatasıdır. Aşkına doğayı ortak eden Veysel, okuru da okurunu da gezdirmektedir. Şiirin tanıklığı böyledir, sizi metinler yoluyla kalbine katan Veysel, sevginin de durağı olmaktadır. O banal bir aşk peşinde de değildir. Ustanın şiirinde pastoral bir hava vardır. Beni cezbeden de budur. Kendini ırmak gören usta, çektiği acılara şifa olacak bir tabiat ortaklığına tanıklık eder. Aşkla ırmak kelimesini........
© Akasyam
