Zımnen ilga edilen normun hortlatılması
Bu ülkenin yargısal sistemi ve yargısal pratiği hep sorunluydu ama sorunlarıyla defolarıyla olsa da bir adliyesi vardı, hâkim ve savcılar sınırlarını bilir kararlarını hukukun içinden kurmaya çaba sarf ederlerdi.
Türkiye’nin yargısı artık kendini hukukun içinden değil ne acıdır ki muktedirin takdiri üzerinden kuruyor ve bu durum yargılamanın kapsadığı her alanda herkesi kanun, usul yerine alabildiğine keyfiliğin hüküm sürdüğü bir yargısal pratiğe mahkûm ediyor. Keyfiliğin olduğu yerde artık hiç kimse güvende değildir.
Yıllarca avukatlık yaptım, kendimi yargı sisteminin önemli bir parçası olarak görüyor, çokça uğradığım hayal kırıklıklarına, eleştirilerime rağmen mesleğimi severek yapıyordum. Son yıllarda ise mesleğimin en acı günlerini yaşıyorum. Parçası olduğum bir yapının hızla çözülüşünü, çöküşünü hüzünle, acıyla izliyorum ve hiçbir şey yapamıyorum.
Sistem tamamen çöktü, çürüdü. Artık yargıya dair bütün biçimsel gelenekleri kaybettik. Mesela, geleneksel savcılar dava şartlarını, muhakeme şartlarını bilir, şartlar oluşmamışsa dava açmaktan kaçınırlardı. Artık böyle bir dertleri yok. Mesela sürelere dikkat eder, hak düşürücü süre ya da zamanaşımı söz konusuysa soruşturma ya da dava açmazlardı. Artık böyle bir dertleri de yok. Kanunilik şartı bilinir, aksine bir girişimin en azından alay konusu olacağı bilinirdi. Artık böyle bir endişe de yok.
Mesela bianet editörü Tuğçe Yılmaz 03.06.2025 tarihinde Kadıköy’de GBT kontrolü sırasında gözaltına alınıyor, gözaltına alınma sebebi ve hakkındaki iddialar açıklanmıyor, bu yasal zorunluluk yerine getirilmiyor. Yılmaz o gece karakolda tutularak özgürlük hakkı kısıtlanıyor.
Ertesi gün öğle saatlerinde Çağlayan Adliyesi’ne........
© Agos
