Kalkınma(ma)
“İktisadi kalkınma; Türkiye’nin özgür, bağımsız, daima daha güçlü, daima daha müreffeh
Türkiye idealinin belkemiğidir.” M.Kemal Atatürk
Kalkınma kavramı, neresinden bakarsanız bakın önemlidir. Söylevler, eylemler ve bilgiler, genelde sadece gelişmemiş ya da gelişmekte olan toplumlar için önemliymiş gibi algılanır. Halbuki biz kalkındık demekle kalkınma “OLMAZ, olamaz”. Çünkü kalkınma kavramı hem ekonomik hem de sosyolojik ve de çevresel alanları kapsayan bütünleşik bir başlık taşır. Bu yapı da bizi sürdürülebilir kalkınmaya götürür. Dolayısıyla sürdürülebilirlik anlayışı NEDEN önemlidir? denildiğinde “hayat için” cevabıyla karşılaşırız. Bu hayat ise yaşayan ve yaşanan coğrafya ve insandan ziyade gelecekle ilgilidir. Daha iyi bir gelecek ise bugünkü değerlerin geleceğe taşınabilmesine bağlıdır.
Sizleri kelimelerin sorgulandığı bir süreçle ve soyut bazı açıklamalarla tanıştırmaya çalıştım. Evet, bugünkü başlığımız kalkınmadır. Kalkınma kelimesinin herkes için mutlaka bir anlamı vardır. Bu kavram öyle önemlidir ki II. Dünya Savaşından sonra kurulan Birleşmiş Milletler bile 2015 yılında sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması odağında 17 amaç belirlemiştir. Bu başlıklar; yoksulluğa son; açlığa son; sağlık ve kaliteli yaşam; nitelikli eğitim; toplumsal cinsiyet eşitliği; temiz su ve sanitasyon; erişilebilir ve temiz enerji; insana yakışır iş ve ekonomik büyüme; sanayii, yenilikçilik ve altyapı; eşitsizliklerin azaltılması; sürdürülebilir şehirler ve topluluklar; sorumlu üretim ve tüketim; iklim eylemi; sudaki yaşam; karasal yaşam; barış, adalet ve güçlü kurumlar ve amaçlar için ortaklıklardır.
Yukarıda sıraladığımız BM’in sürdürülebilirlik amaçlarına baktığımızda daha gidilecek çok yolumuz olduğunu görebiliriz. Evet, belki belli başlıklarda çok problemimiz yokmuş gibi algılamış olsak da hepimiz daha iyi bir gelecek için kaygılanıyoruz. Çocuklarımız için daha iyi bir dünya hayali kurarken hem ekonomik hem de toplumsal bozulmanın oluşturduğu çevresel iklimden etkileniyoruz. Bilhassa sosyal medyanın sorumsuzca kullanıldığı günümüzde yaşam hızlanmakta, anlamsızlaşmakta ve tüketmeye dayalı bir yapıya dönmektedir. Zaman algısı, hızı ve değeri değişirken, insanın var olma gayesi unutulmakta ve geçmişe özlemle geleceğe ise merakla ve kaygıyla bakılmaktadır.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ülkemizin politik bakış açılarına baktığımızda kalkınma kavramını ve ülkemiz açısından önemini daha iyi öngörebiliriz. İlk Cumhurbaşkanımız merhum Mustafa Kemal Atatürk, kalkınma kavramına gerçekçi........
© Afyon Postası
