Zeytin kanunu böyle delindi!
YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Yılda 40 milyarlık zeytinyağı üretimi potansiyeline sahip olan Milas’taki maden limanı projesi için zeytinlikleri koruyan kanununa eleştiri getirilirken, madenciliğin ve tarımın bir arada yapılabileceği savunuldu. Bakanlık, zeytinlik alanda uygulanacak proje için ÇED Olumlu kararı verdi…
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Kıyıkışlacık Mahallesi’nde yapılmak istenen maden yükleme limanı projesi için hazırlanan ÇED raporunda, bölgedeki zeytin ağaçlarının projeden ve tozdan etkilenmeyeceği öne sürüldü. Zeytin ağaçlarını koruyan kanunda getirilen 3 kilometre sınırı eleştirilerek, “Dünyada zeytincilik yapılan ilk beş ülke; İspanya, İtalya, Yunanistan, Fas ve Türkiye’dir. Ülkemiz dışındaki diğer ülkelerin kanunlarında ise Zeytincilik Kanunundaki 3 km şartı bulunmamaktadır” denilerek tarımın ve madenciliğin bir arada yürütülebileceği savunuldu.
MİLAS’TA YILDA 100 BİN TON ZEYTİN ÜRETİMİ YAPILIYOR
Muğla’nın Milas ilçesi bölgedeki önemli zeytin üretim merkezlerinden biri. Türkiye’de üretilen her on tane zeytinden biri Milas’tan sofralara ulaşıyor. Muğla genelindeki zeytinciliğin yüzde seksenini karşılayan Milas’ta yaklaşık 53 bin hektarlık alanda zeytincilik yapılıyor ve yılda yaklaşık 100 bin ton zeytin üretiliyor. Yapılan bilimsel çalışmalarda bölgedeki varlığı yaklaşık 8 bin yıl öncesine kadar uzanan zeytin ağaçları, Milas’ta günümüzde yaklaşık 7,8 milyon zeytin ağacı bulunuyor. Milas Kaymakamlığı’nın verilerine göre ilçede yılda 80 bin tonun üzerinde zeytinyağı üretiliyor.
SOFRALARIMIZDAKİ ZEYTİNİN ANAVATANI OLAN TOPRAKLAR
Anavatanı Güneydoğu Anadolu Bölgesini de kapsayan Doğu Akdeniz ve Yukarı Mezopotamya bölgesi olan zeytin, tüm dünyada sadece belirli bölgelerde yetişiyor. Oleace familyasına ait Olea cinsinin bir türü olan ‘Olea europaea L.’, bugün sofralarımızda tükettiğimiz zeytin ve zeytinyağının kaynağını oluşturuyor. Ege’den Akdeniz adalarına binlerce yıllık zeytin ağaçlarının varlığı, kuraklığa ve zorlu iklim şartlarına dayanıklı bu türe ölmez ağacı denilmesine neden olan etkenlerden biri. Zeytin ağacı, kendini yenileyebilen özelliği ve sunduğu bereket ile binlerce yıldır Kudüs’ten Roma’ya, Kartaca’dan Endülüs’e, Antakya’dan Sicilya’ya, Girit’ten İzmir’e tüm Akdeniz coğrafyasında yaşam kültürünün önemli bir parçası olmuş.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE BİR AĞACI KORUMAK İÇİN ÇIKAIRLAN YASA
Türkiye’de zeytin ağacıyla ilgili 1939’da çıkarılan ve kısaca ‘Zeytin Kanunu’ olarak anılan ‘Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’, genç Cumhuriyet’in zeytin ağacına verdiği önemin göstergesi olmuştu. Ülke coğrafyasında doğal olarak yetişen zeytin ağaçlarının üretime kazandırılması ve yoksul halka gelir sağlanırken, aynı zamanda büyük yıkıma neden olan savaşlardan çıkmış ülkenin kalkınması için kendi öz kaynaklarına tutunma çabasıydı. Tek başına zeytin ağacı için çıkarılan bu kanun, doğal kaynak yönetimi açısından çarpıcı bir örnektir. Çanakkale’den İskenderun’a tüm Akdeniz ve Ege sahillerinde delice olarak anılan milyonlarca yabani zeytin aşılanarak bakımlı zeytin ormanlarına dönüştürüldü.
ÖNCE İKİNCİ KONUT, ARDINDAN OTELLER İÇİN YOK ETTİK
Ancak bu büyük çabalar zamanla toprağın arsa, ağacın odun olarak görülmeye başladığı 1980’li yıllardan itibaren tersine dönmeye başladı. Sahillerde önce yazlık kooperatif inşa etme hastalığı, ardından turizm tesislerinin yarattığı betonlaşmayla kıyılardaki zeytinlikler büyük ölçüde yok edildi. Bu süreçte Manisa, İzmir ve Aydın’ın turizmden etkilenmeyen iç kesimleri ile Hatay, Kilis, Gaziantep gibi illerdeki zeytin ağaçlarıyla üretim sürdü. Ölmez ağacı, var yılı, yok yılı demeden; kendisine yapılan bu kötü muamelelere aldırmadan bu toprağın insanına danelerini sunmaya devam etti.
ZEYİN KARASININ YERİNİ KÖMÜR KARASI ALDI
Muğla’daki kömür yatakları üzerindeki zeytinlikler, termik santraller uğruna kıyıma uğrarken, Yatağan’daki bazı köyler de zeytin ağaçlarıyla birlikte kömür yatakları üzerinden kazınarak göçe zorlandı. Yatağan’ın kadim yerleşimlerinden biri olan Eskihisar köyü ile Milas’ın Sek köyü halkının önemli kısmı kömür uğruna 1980’lerin ortalarında Gökçeada’ya göç ettirilirken, yeşil yapraklar arasında mücevherler gibi ışıldayan zeytin karasının yerini, bölge halkı için ömür törpüsü olan kömürün karası almaya başladı.
ZEYTİN AĞACI SAYISINI ARTIRDIK AMA YETERİNCE KORUYAMIYORUZ
Türkiye’de son yıllarda........
© Açık Gazete
