menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

HES olmadı, GES yapalım!

9 1
18.04.2025

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Konya’nın Taşkent ilçesinde 2011 yılında inşa edilen HES projesinde başka bir üretim lisansına gerek duyulmaksızın GES projesi eklenmek isteniyor. Ülke genelinden 140 HES projesinin benzeri şekilde GES ve RES gibi entegre üretime geçmek istemesi, yaklaşık 20 yıldır HES’lere karşı vadilerde su nöbeti tutan binlerce insanı haklı çıkardı…

Su kullanım hakları özel sektöre devredilerek ‘enerjide dışa bağımlılığı azaltma’ iddiasıyla Türkiye’nin dört bir yanında inşa edilen HES projelerinde beklenen üretim yapılamıyor. 2024 yılında HES’lerin enerji üretimindeki oranı yüzde 21,5 seviyesinde kaldı. İklim ve kuraklık gibi gerçekler göz ardı edilerek uzmanların uyarılarına rağmen inşa edilen yüzlerce HES projesi, vadilerde büyük tahribatlara neden olurken üretim alanlarını kaybeden insanlar göçe zorlandı. Beklenen üretimi yapamayan HES’leri güneş ve rüzgar kaynaklı entegre enerji projeleriyle desteklemek için 2021 yılında DSİ tarafından bir genelge yayımlandı. DSİ verilerine göre 2023 yılı itibari ile bu genelge kapsamında ülke genelinden 140 başvuru yapıldı. Türkiye’deki her 5 HES projesinden birinin yararlanmak istediği düzenleme, enerji alanındaki plansızlık ve öngörüsüzlüğü ortaya koyuyor.

Enerji üretimindeki plansızlık ve öngörüsüzlük, tüm ülkede üretim yapılan vadilerin HES projeleriyle tahrip edilmesine neden oldu. Halkın tepkisi, bilim insanların uyarıları ve yargı kararlarına rağmen inatla uygulanan HES projelerinin birçoğunda yeterli su olmadığı için verimli üretim yapılamıyor. İçilebilir nitelikteki su kaynaklarının kullanım hakkının enerji üretimi amacıyla 49 yıllığına özel şirketlere devredilirken, geçmişte tarımsal üretim yapılan vadilerden kentlere doğru önemli bir nüfus göçü yaşandı.

HES’LER ENERJİ ÜRETİMİNDE BEKLENENİ KARŞILAYAMADI

Özellikle 2000’li yılların ortasından itibaren ‘Türkiye’nin enerjideki dışa bağımlığını azaltacağız’ iddiasıyla uygulamaya konulan ve ‘temiz enerji’ olarak desteklenen HES’ler beklenen üretimi sağlayamadı. 2014 yılında Türkiye’de üretilen elektriğin yüzde 16,1’i hidroelektrik santrallerinden (Barajlar ve nehir tipi HES’ler dâhil) sağlanırken, santral sayısının arttığı 2024 yılında bu oran yüzde 21,5 seviyesinde oldu. Aradan geçen 10 yılda HES sayısı ve kurulu güç kapasitesi artmasına karşın enerji üretiminde beklenen artış gerçekleşmedi. Ülkemizde kömürden üretilen enerji halen ilk sırada bulunuyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın verilerine göre 2024 yılında üretilen enerjinin yüzde 35,2’si kömürden sağlandı.

UYARILAR DİKKATE ALINMADI, İKLİM GERÇEĞİ GÖZARDI EDİLDİ

Türkiye’nin enerji üretiminde hidroelektriğin payı 1990’da yüzde 41 düzeyindeydi. Kamunun işlettiği büyük barajlardan elde edilen elektrik enerjisi, termik santrallerle yarışır boyuttaydı. 2000’li yıllarda HES’lerin özelleştirilmesi ve ardından su kullanım hakkı anlaşmalarıyla EÜAŞ’ın projelerinin özel sektöre devredilmesiyle su kaynaklarından enerji üretimi yaygınlaştırılmaya çalışıldı. Ancak Türkiye’nin mevcut su kaynaklarının ve iklim koşullarının model alınan Norveç ya da ABD gibi bu iş için yeterli ve sürdürülebilir olmadığı uyarıları göz ardı edildi.

ASIL İŞİ ENERJİ OLMAYANLAR HES FURYASINDA SEKTÖRE GİRDİ

Enerjideki plansızlık, genel geçer çözüm arayışları ile bu alanda ‘temiz enerji’ kapsamında verilen destekler birçok farklı sektörden yatırımcıyı enerji alanına yönlendirmişti. Tekstilden, inşaata, otomotivden, medya sahiplerine birçok girişimci enerji sektörüne girmiş, HES’ler, ülkenin en çok tartışılan konularından biri olmuştu. HES furyasında lisansların elden ele dolaştığı bir dönem yaşanırken, Karadeniz’den Toroslar’a, Güneydoğu Anadolu’dan Ege’ye büyüklü küçüklü yüzlerce HES projesinin yarattığı ekolojik ve ekonomik kayıpların hesabı henüz yapılabilmiş değil.

‘HES’LERDE ÜRETİM YAPACAK SU KALMAYACAK’ DİYENLER HAKLI ÇIKTI

Türkiye 2000’li yılların ortalarından bu yana yaklaşık 20 yıldır HES’leri ve yarattığı yıkımı tartışıyor. Aradan geçen zaman içinde vadilerde, derelerde sularını savunarak su nöbeti tutan halk, haklı çıktı. “Gelecekte HES türbinlerini döndürecek su bulamayacaksınız” diye uyaran bilim insanları haklı çıktı. Dava keşiflerinde kaybedilen milli servete, biyolojik çeşitliliğe; arazilerine el konularak yurtsuzlaştırılan halkın göçe zorlanmasına, yer seçimlerinin yanlışlığına işaret eden bilirkişiler haklı çıktı. Gelinen noktada ülke genelinde birçok HES’te üretim yetersiz ya da durma noktasına geldi.

DSİ, HES’LERİ KURTARMAK İÇİN 2021’DE GENELGE........

© Açık Gazete