NARİN’LE ÖLMEK
“Yoksullar ne kadar iyidir.”Öyle söyler Fransız devrimci Victor Hugo (1802-1885) ünlü Que Sont Bons Les Pauvresşiirinde. Kıssadan hisseye 140 mısranın sonunda ulaşılır. Beş çocuklarıyla yarı aç yaşayan yoksul aile, kimsesiz kalan iki çocuğu evlatlık edinir.
“Yoksullar ne kadar iyidir” şiiri birçok sanatçıya ilham kaynağıdır. 2011 yapımı bol ödüllü Fransız filmi “The Snow of Kilimanjaro” gibi. Finalde yazılır: “How Good Are The Poor.”
Film yoksulların fedakarlıkta zenginlerden daha zengin olduklarını anlatır. Gerektiğinde ciğerlerini söker ikram ederler. “Az veren candan, çok veren maldan” atasözü hak teslimidir.
Vatan için can fedaya geldiğinde cömertlikte yoksullar varsıldır. Şehitlik fakir iştigalidir. Kelime-i şahadet müfrezesini garibanlardan seçeriz. Telefe müsaittirler. Zenginlerse fedakarlıkta fakirdirler.
AYIŞIĞI SONATI
Moonlight Sonata, Beethoven’ın en tanınan eserlerinin başlarında gelir. Heybetli beşinci ve dokuzuncu senfonilerinin aksine narinliği ve yalınlığıyla her piyanistin çalmak istediği zerafettedir.
5 dakika zamanı olanlar için Beethoven Ayışığı Sonatı
https://youtu.be/Hu7hscHkfPw?si=clayVHlr3KNNgnfQ
Beatles’tan Depeche Mode’a,Chopin’den Shostakovich’e her alandaki bestecileri kıskandırıp esinlendiren Ayışığı Sonatı yansımalarıyla yaşamaya devam eder. Eserin üçüncü bölümü sayısız rockçunun virtüözlük sergilemesine imkan sunarken çağımızın en yaratıcı basçılarından Marcus Miller’ın 10 dakikalık caz yorumu ağıt niteliğindedir.
Ay sadece bestecilere değil, edebiyatın tüm alanlarında ve görsel sanatların tamamında her haliyle yer alır. Hilal, Dolunay,Yeni Ay, Yarım Ay, Şişkin Ay.
Hepsi de şahanedir. Ve ay birleştiricidir. Dünyanın neresinde olursanız olun, Aydede mutlaka size görünür.“Sevişmek ah ne hoştur yıldızların altında” diyen çiftleri mahremiyet anında dikizlediği de olur.
Ay’ı hepimiz severiz. Bayraklara, minarelere, katedrallere, tapınaklara, kolyelere, küpelere sembolleriz. Yıldız gibi. Yalnız yıldız şeklinde yıldız yoktur. Kalp şeklinde kalp olmadığı gibi.
Deniz yıldızı gökten düşme değil, sudan bitmedir. Beş köşeli yıldız uydurmadır. Türk bayrağını tamamladığı gibi Amerika, Avrupa Birliği, Çin, Avustralya, saymakla bitmez diyarların bayrak ve flamaları yıldızsız olmaz.
Emekçilerin beş parmağını, beş kıtayı ve beş sınıfı temsil eder: İşçi, çiftçi,gençlik, asker ve eğitmenler. Yani sosyalizmin de sembolüdür.
SURET VE MUHTEVİYAT
Semboller,gölgeler, silüetler güzeldir. Çirkin olan iç, döş, muhteviyattır. Dünyamız da, uzaydan fıstık gibi görünür. Yerkabuğunun üçte ikisi sularla kaplıdır ama yerkürenin merkez sıcaklığı 6300 dereceyle rivayetlerdeki cehennemin bin katıdır.
Çekirdekle, lavla, magmayla, temas olmaz. Tahayyül, mitoloji yani ay ışığı idealdir.
Ana hatlarımız güzeldir, anatomimiz değil. Silüetimiz güzeldir, etimiz değil. Yenmez.
Her canın derisi vardır. Deri derinlerindeki doku, damar, sinir, kas, kemik ve organları örter. Örtmese, otopsi misali görüntüsünü kaldıramayız. Bu sebele Dünya’nın teninde dolanırız, çekirdeğine inemeyiz.
Dünya’nın teninde tek ve çok tanrılı dinler de dolanırlar. Dinlerin ayeti, diyeti, aidiyeti vardır. Ritüeli, mabedi, yatırı, hatırı vardır. Kutsal kitapların da cildi güzeldir ama içi mürekkeptir. Mürekkep sülfat ve asitten yapılır. Bakarken, okurken bir şey olmaz, Yalarsan, yalakalanırsan zehirlenirsin. Yüzde birin altı bile tehlikelidir. Mesafeyi korumalı.
NARİN’le ÖLMEK – EMMA’yla OLMAK
Kur’an Maide Suresi 32. ayette “bir kimseyi öldüren........© Açık Gazete
visit website