SEDAT YILDIRIM SARICI – Edebiyatta hitabın üç muhatabı vardır.

İlk muhatap karşı taraftır. Yare, şaha, padişaha, sultana, hükümdara, krala, kadıya, imama, hakime, ahaliye, ahire, zahire verir veriştiririz.

İkinci muhatabımız eş dost, konu komşu, hısım akraba, yoldaş olur. “Pir Sultan Abdal’ım gülün dermişler / bu şirin canıma nasıl kıymışlar / ister isem dünya malın vermişler / sensiz dünya malı neylerim dostum” sitemi beş asırlık bakiyedir.

Ya da “bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş / bir bakarsın volkan olmuş, yanmışsın arkadaş / dolduramaz boşluğunu ne ana, ne gardaş / bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş” dörtlüğü romantik bir nesli peşinden sürüklemiştir.

Üçüncü muhatabımız kendimizdir. Ama edebi külliyatta binde biri geçmez. Elbette en sarsıcı olanlar kırbacı kendi sırtımıza vurduğumuz mısralardır.

“kendim ettim, kendim buldum / gül gibi sararıp soldum” diyen

dervişin irfanı önünde eğilmeyenimiz yok gibidir.

“rüzgar kırdı dalımı, ellerin günahı ne / ben yitirdim yolumu, yolların günahı ne” beyiti, öz eleştiri eşelemesinin güzel bir emsalidir.

“güzel aşık cevrimizi / çekemezsin demedim mi / bu bir rıza lokmasıdır / yiyemezsin demedim mi / ah demedim mi / deme demedim mi / gönül sana söylemedim mi” bir iç hesaplaşmadır ve yüzyıllardır yaşar, yaşatılır.

SLOGANLARIN MUHATAPLARI

Sloganların da bazıları edebidir, mizahidir, sanatsaldır. Edebiyat gibi sloganların da üç muhatabı vardır.

“Hükümet istifa” karşı tarafadır.

“Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek” konu komşuyadır. Susanın, sustukça susası gelir. Yıldızla hilal lal olur.

“Zıpla Zıpla, Zıplamayan Tayyip’tir” bir iç hesaplaşmadır.

Gençlerimiz mevcut siyasi partilerin memleketimizin temel meselelerine bir çözüm getirememesi üzerine yürüyüşe geçti. Siyasiler, gençleri yönlendireceğine, gençler rehberliği ele geçirdi. Bütün radyo, televizyon, gazete ve Youtube programlarında gençler yazılıp, konuşuluyor.

Saraçhane’deki........

© Açık Gazete