menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İki entelektüel, bir dinlenme tesisi

11 1
22.06.2025

Aslında elimde bitmiş bir yazı vardı. Hatta iki bölümlük, önce biraz dinlensin, ben de soğukkanlı gözle bir daha bakayım diyordum. Ta ki geçen hafta şehir dışı dönüşü bir otoban dinlenme tesisinde yan masaya oturan iki tır şoförünün hararetli muhabbetine kulak kesilene dek. Biri dedi ki:
“Ya arkadaş, bu ülkede 1923-1960 arası insanlar mutluydu. Sonra zıvanadan çıktık.”
O an eşimle kulaklarımız dikildi. Kalkana kadar istifimizi bozmadık. Adamlar öyle bir sohbete daldı ki… Sosyal hayattan kredi kartı borçlarına, ne idüğü belirsiz taksitli eşyalardan ölüme, dine, siyasete kadar her taşın altına baktılar. Birbirlerine laf sokuştura sokuştura konuştular; neredeyse hayat hikâyelerini ezberledim.
Eğitim düzeyleri, okur-yazarlıkla sınırlıydı muhtemelen ama dünyayı algılama biçimleri, sokaktan, televizyondan, ahbap meclisinden damıttıkları fikir kırıntıları dimdikti. Teorileri yoktu ama sezgileri epey berraktı. Onlar lafa doymazken, ben eşimle dönüş yolunda başka bir sohbete daldım: Günümüzün entelektüel tipleri.
Hani şu sistemle vals yapıp sosyal medyada “isyandayız” diye naralar atanlarla, sessizce toprağa devrim tohumu ekenlerin farkı üzerine.
Yayımlamayı düşündüğüm yazı şimdilik rafa kalktı, bu yazı ise yolda kendini yazdırdı. Buyurun sahne onların: Biri LinkedIn profilli isyankâr, diğeri köşede sessizce duran hakiki muhalif. İlham ise, iki tır şoföründen.

Aydın: Bir Ürün Olarak!

Bizim kuşakta bir konuda laf edeceksek, önce bir teorik çerçeve çizmek adettendir. Aksi düşünülemez! Konuşmanın içine Gramsci ya da Althusser serpiştirmeden fikir beyan etmek, sobasız evde kışı geçirmek gibi görülür. Hey gidi gençliğimiz.
Şimdilerde bir arkadaşım bu geleneği daha da ileri taşıdı: Artık ne konuşursa önce teoriyi “fıkralaştırarak” anlatıyor, Marx’tan girip Nasreddin Hoca’ya bağlayarak. Kulakları çınlasın.
Biz de çerçevemizi çizelim: Bu yazıda iki tip aydın-entelektüel üzerine kafa yoracağız. Şimdilik kod adlarıyla A ve B.
A, Pierre Bourdieu’nün kültürel sermaye kuramına göre toplumun üst katlarına “çıkarken” direnişi vitrin malzemesi yapar. Antonio Gramsci’nin “organik aydın” tanımına ters düşer, çünkü kökten değil, tepeden konuşur. Debord’un “gösteri toplumu”nda ışıl ışıl parlar; eleştirisi, alkış toplayacak şekilde paketlenmiştir.
B ise Paulo Freire’nin ezilenlerin pedagojisinde olduğu gibi, sözünü süsleyip satmaz. Bilgiyi kişisel marka değil, kolektif dönüşüm için kullanır.
Bu çerçevede A’nın timsah gözyaşlarıyla süslenmiş isyanı ile B’nin sessiz ama derin mücadelesi arasındaki farkı biraz daha net göreceğiz.

A’nın Yolculuğu: LinkedIn Profilli İsyankâr

A’nın hikâyesi, heyecanlı bir yüksek lisans öğrencisi olarak başlar. Kapitalizmin kötülükleri üzerine tweetler yazar, bloglar patlatır.
“Kapitalizm ruhumuzu emen bir vampir! #Diren” diye bağırır X’te. Retweet yağar, beğeni coşar. A fırsatı görür, eleştiriyi cilalamaya başlar.
Che Guevara posterleri, yerini İKEA rafına özenle yerleştirilmiş postmodern biblolara bırakır. Duvarlardaki direniş, artık soft pastel tonlardadır.

Eleştirisi bir markaya dönüşür: Kimseyi incitmeyecek kadar belirsiz, kitap anlaşması getirecek kadar parıltılı.
Bir holdingin yayınevinden çıkan ve çok satan listelerinde zirveye oynayan “Kârın Tiranlığı” adlı kitabıyla ün kazanır.
Kapakta “devrimci” yazılıdır ama içerik, “boz, yeniden hayal et, dekolonize et” gibi moda terimlerin mikseri gibidir. TED Talk izleyicisine göre biçilmiş kaftandır bu: Radikal ama sindirilebilir.

Konferanslar, paneller, kurumsal eğitimler… A’nın konuşma ücretleri uçar. CEO’larla kokteyl yudumlarken “sisteme karşı” olduğunu anlatır, üniversite seminerlerinde “yenilikçi sol bakış” temalı slide’lar hazırlar.
İsyanı, yüksek çözünürlüklü; devrimi, Wi-Fi bağlantılıdır.

A’nın İlerlemesi: Kadeh Tokuşturarak Devrim

Henüz B’ye gelmedik. A, hâlâ sahnede ve ip üstünde: İncecik bir çizgide yürüyor ama adeta cambaz değil, balet. Kapitalizmi eleştiriyor, ama o eleştiri maaş........

© Açık Gazete