menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Siyasi tanımlara yeni anlamlar yüklenirken…

8 1
10.02.2025

Faşizm, geleneksel olarak devletin tüm imkânlarını sermaye sahiplerinin hizmetine sunması olarak tanımlanır. Ancak küreselleşen dünyada sermaye, artık sadece yerel değil, uluslararası bir güçtür. Türkiye’de yaşanan süreç, klasik faşizm anlayışına yeni bir boyut ekliyor: Yerel ile küresel sermayenin iç içe geçtiği, otokrasi ile harmanlanmış bir yönetim modeli.

Bugün faşizmin temel özelliklerinden biri olan örgütlü muhalefetin ve bağımsız sivil toplumun baskılanması, Türkiye’de de farklı bir şekilde işliyor. Sendikalar, siyasi partiler ve kitle örgütleri tamamen yasaklanmak yerine, varlıkları iktidarın sınırları içinde tutuluyor. Onların tamamen yok edilmesi yerine, meşruiyet sağlayan birer vitrin unsuru haline getirilmesi tercih ediliyor. Bu, klasik faşizm anlayışına yapılan en büyük katkılardan biri olabilir mi?

O halde sormamız gereken soru şu: Türkiye’de bugün faşizm mi var, otokrasi mi? Yoksa bu kavramları aşan yeni bir yönetim modeli mi inşa ediliyor?

Faşizmin Klasik Tanımı ve Güncellenme İhtiyacı

Faşizm, ilk kez Benito Mussolini tarafından sistematik hale getirilmiş bir yönetim biçimidir. 1922’de iktidara gelen Mussolini, devletin tüm organlarını sermaye ve burjuvazinin çıkarları doğrultusunda düzenledi. Siyasi muhalefeti tamamen yasakladı, işçi sınıfını baskı altına aldı ve medya kontrolü ile halkı tek bir ideolojinin etrafında topladı.

Hitler’in 1933’te Almanya’da benimsediği faşizm modeli de benzerdi. Ancak bu kez ideolojik temel, Alman ırkının üstünlüğüne dayandırıldı. Faşizm, her ülkede farklı bir versiyona büründü ama temel özellikleri aynı........

© Açık Gazete