Yurttaş bunun neresinde?
Müştereklerin (ortak yaşam alanları ve kaynakları) ve kamu hizmetlerinin tasfiye edildiği, her şeyin özelleştirildiği, kâr aracına dönüştürüldüğü bir toplumsal yaşam sürdürülebilir değildir… Müşterekler ve kamu hizmetleri insanları bir arada tutan tutkaldır… Toplumsal uyumun, birlikte yaşamının vazgeçilmezleridir… Paylaşma, bölüşme, dayanışma insan olmanın da, birlikte yaşamın da olmazsa olmazıdır…
Türkiye 1980 yılında ünlü 24 Ocak kararları ve 12 Eylül NATO’cu-Amerikancı-Atatürkçü ordunun faşist darbesiyle, neoliberalizm trenine ilk altayan ülkelerden biriydi… Neoliberalizmin üç sloganından biri özelleştirme, diğer ikisi serbestleştirme ve kuralsızlaştırma… O tarihten başlayarak, adım adım müşterekler ve kamu hizmetleri özel sermayeye peşkeş çekildi. 22 yıllık dinci AKP iktidarı da bütün rekorları kırdı… Artık özelleştirilmeyen, kâr aracına dönüştürülmeyen, yağmalanmayan, talan edilmeyen bir şey bırakmadılar… Şimdilerde toplum çoğunluğunun yüzleşmekte olduğu açlığın, kötü beslenmenin, derin yoksulluğun, sefaletin, etik yozlaşmanın ve ahlaki çürümenin asıl nedeni bu… Etrafınıza şöyle bir bakın, özelleştirilmeyen, sermayeye peşkeş çekilmeyen, kâr aracına dönüştürülmeyen, talan edilmeyen, parayla alınıp-satılmayan bir şey kadı mı? Müşterekler tanımına dahil olan meralar, yaylalar, deniz kıyıları, su kaynakları, kent meydanları, yollar, köprüler… ortak kullanım dışına çıkarılmış, birer kâr aracına dönüştürülmüş durumda…
Aynı şekilde birlikte yaşamının vazgeçilmezleri olan kamu hizmetleri: eğitim, sağlık, ulaşım, enerji (elektrik), haberleşme (telekominikasyon), güvenlik… özelleştirildi, sermayeye peşkeş çekildi, birer kâr aracına dönüştürüldü… İyi de insanların, içtiği sudan, yediği ekmekten, gittiği yoldan, geçtiği köprüden, ısınmasından, aydınlanmasından, yaptığı haberleşmeden çeşitli adlar altında onca vergi neye alınıyor? Bu vergi sağanağının sebebi ne? Ödediği verginin hesabını sormayana........
© Açık Gazete
