menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Satın alıyorum, öyleyse varım…”

23 6
08.07.2025

Prof. Dr. Fikret Başkaya – Fransız filozof René Descartes (1596-1650), “düşünüyorum öyleyse varım” demişti Kapitalizmin hizaya getirdiği günümüz insanı da satın alıyorum öyleyse varım diyor. Kapitalizm dahilinde üretim etkinliğiyle ihtiyaçların tatmini arasındaki doğrudan bağ kopmuş durumdadır ki, bu insanlık ve uygarlık tarihinde bir ilktir… İlişki piyasa (pazar) aracılığıyla kuruluyor… Kapitalizm sürekli büyüme, genişleme, yayılma eğilimine ve dinamiğine sahip bir sistemdir… Sermaye büyümeden var olamaz, zira büyüme veya yok olma durumu söz konusudur…

Her kapitalist/kapitalist işletme, sermayesini büyütmeye mahkûmdur… Bana bu kadarı yeter, burada durayım diyemez… Aksi halde büyükler tarafından yutulur, yarış alanının dışına atılır… Fakat bir sorun var: Kapitalizm dahilinde üretmekle iş bitmiyor. Üretilen satılamazsa, ortada ölü bir yığın var demektir. Üretilenin satılmasına da realizasyon (gerçekleşme) deniyor… Eğer üretimle ihtiyaçların tatmini (karşılanması) arasındaki doğrudan bağ kopmamış olsaydı, birlerce, on binlerce, yüzbinlerce zararlı, değilse gereksiz şey üretilmez, satılmaz/alınmaz/ tüketilmezdi…

Sermaye sınırsız büyümek zorunda ama bu dünyanın kaynakları sınırlı… Bir zaman geliyor, şimdilerde olduğu gibi, sınırsız büyüme doğal kaynakların sınırına dayanıyor ve bir sürdürülemezlik durumun ortaya çıkıyor… Kapitalistler sadece işçi sınıfını, bir bütün olarak mülksüzleştirilmiş, üretmek ve yaşamak için gerekli araçlardan ve kayraklardan mahrum edilmiş çoğunluğu sömürmüyor, doğayı da yağmalanıyor, talan ediliyor… Velhasıl, yaşamın iki kaynağını aşındırıyor…

Bir şey üretmek de doğadan bir şeyler çekmekle mümkün… Kirletmek de kaçınılmaz… 1970-2020 aralığında doğadan çekilen kaynak ikiye katlandı… Eğer bu kör gidiş vakitlice durdurulamazsa, 2060 yılında üçe katlanacağı tahmin ediliyor… Öyle bir dünyayı tahayyül edebiliyor musunuz? Her geçen yıl doğanın bir yılda ürettiği yeni kaynaktan daha çoğu harcanıyor (tüketiliyor, telef ediliyor)… Son dönemde dünya limit aşımı günü denilen bir ölçü oluşturuldu… Doğanın bir yılda ürettiği yeni kaynağı insanların ne kadar zamanda tükettiğinin ölçüsü… Geçen yıl dünya (2024) limit aşımı günü 1 Ağustos’a gerilemişti ki, bu yılın beş ayını doğaya borçlu geçireceğiz demek… Aynı şeye ekolojik bütçe açığı da diyebiliriz… Sadece devletin bütçesi açığı yok, bir de ekolojik bütçe açığı var… Ve bu durum sürdürülebilir değil…

O halde sadede gelebiliriz… Nasıl oluyor da insan yaşamı için gereksiz, değilse zararlı onca şey........

© Açık Gazete