Nükleer Savaş Senaryoları (Altıncı Büyük Yok Olma)
Gelecek artık bugün oldu. Günümüz savaşlarında silahlar bir kere ateşlenince kimin nereden ve nasıl vuracağı belli olmayacak, durum hızla tırmanma riski gösterecektir. Füze savaşları ve hassas güdümlü mühimmat kullanımı ile devam edecek ilk dönem farklı platformlar, sensörler ve mühimmat ile desteklenecektir. Taraflar, savaşın en başında sonuç alacak üstünlük peşinde olsa da, gidişatın olumsuz devam etmesi halinde taraflardan biri kademeli olarak başta nükleer olmak üzere kitle imha silahlarına başvurabilir. Artık savaşların sonucu belirleyici çarpanları nükleer silahlar ve füzelerdir. Soğuk Savaş’ı nükleer silah kullanılmadan atlamıştık. Soğuk Savaş sonrasında ABD, stratejik olmayan nükleer silahlarını büyük ölçüde azaltırken, deniz veya kara dayalı sistemlerini de kaldırdı. Bugün ABD’nin stratejik olmayan (taktik) tek nükleer silahı B61 kütle bombası. Rusya ise stratejik olmayan nükleer başlıkları (2000 civarında) ile hava ve deniz atma sistemlerini muhafaza ediyor.
Son START Anlaşması ABD ve Rusya’nın her birine en fazla 700 konuşlu ICBM (Kıtalararası Balistik Füze), SLBM (Denizaltıdan Atılan Balistik Füze) ve nükleer bomba ile en fazla 1.550 konuşu stratejik savaş başlığı sınırı getirmekte ve bu anlaşma Şubat 2026’ya kadar devam edecek. Bu rakamlar iki ülkenin aktif nükleer stoklarının `-65’i civarında. Ancak, Yeni START Anlaşması konusunda Ruslar, Ukrayna’da gelinen konjonktürden sonra isteksiz. ABD, daha çok stratejik savaş başlığı rezervine sahip. Eğer Yeni START Anlaşması çökerse bunları ICBM ve SLBM’ler üzerinde kullanmayı planlıyor. Rusya ise stratejik balistik füzelerini modernize ediyor ve yük kapasitelerini geliştiriyor. Mesele sadece ABD ve Rusya olmaktan çoktan çıktı. ABD’nin Rusya ile bir anlaşmaya yanaşmamasının asıl nedeni, Çin ve Kuzey Kore’nin geliştirme olduğu nükleer yeteneklerin böyle bir anlaşma içinde elini kolunu bağlayacak olması. Mart 2024’de yayınlanan ABD’nin yeni nükleer stratejisi ise ABD ve Çin’in hatta Kuzey Kore’yi aynı hedef paketinde ele alıyor.
Büyük resinden bakacak olursak, dünya büyük bir devrim ve dönüşüme giderken, hala ulus-devletler modası geçmiş dar milliyetçilik hevesleri ile yönetiliyor. Köşeye sıkışan otoriter liderler ya da başka seçenek olmadığı düşünenler tüm dünyayı yok etmenin eşiğine götürecek nükleer silahlara başvurabilir ya da nükleer saldırılar savaşın bir parçası olabilir. Nükleer savaş olasılıklarını şu şekilde özetleyebiliriz;
(1) Ukrayna’da batağa saplanan Rusya, NATO’nun diğer bir cepheden bir taarruz başlatma ihtimaline karşı yetersizliğini nükleer silah kullanma tehdidi ile gösteriyor.
(2) İkinci bir nükleer silah savaş senaryosu Ortadoğu’da saklı. Gazze’de başlayan çatışmalar, İran’ın geniş coğrafyasının İsrail tarafından nükleer bir silah ile hedef alınmasını ya da köşeye sıkışan Tahran’ın son çare olarak Tel Aviv’e karşı nükleer bir silah denemesini gündeme getirebilir.
(3) Diğer bir bölgesel nükleer savaş olasılığı Kore Yarımadası’nda ciddi bir senaryo oluşturuyor. Tıpkı İran gibi ABD gibi büyük bir konvansiyonel güçle mücadele gücü olmayan Kuzey Kore, geliştirdiği nükleer silah programı ile Güney Kore, hatta Japonya ve ABD ana karasını bile tehdit etmekte.
(4) Güney Asya’da ise Hindistan ve Pakistan on yıllardır bir nükleer savaşın eşiğindeler. Pakistan’ın kuruluşu aşamasında Keşmir sorunu nedeni ile başlayan gerilim tarafları süratli bir tırmanma ile nükleer seçeneklere itebilir ve daha da kötü bölgesel sonuçları olabilir.
(5) Küresel bir yok olma tehlikesi ise Güney Çin Denizi’nde 2035 yılı civarında başlaması beklenen Üçüncü Dünyası Savaşı’nda yaşanabilir. Çin’in geniş coğrafyasının tıpkı İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’ya uygulandığı gibi teslim olmaya zorlanması, karşılıklı mukabele ya da diğer nükleer güçlerin de devreye girmesi ile çok daha yayılabilir. Bu durum, dünya nüfusu üzerinde olabilecek en önemli nüfus azaltma projesinin bir parçasını da teşkil ediyor.
(6) Yukarıdaki olasılıklara “nükleer terör” olasılıkları da ilave edilmelidir. El Kaide gibi terör örgütleri kendi gündemleri için çanta tipi nükleer silahlarla terör eylemlerine başvurabilir. Diğer bir olasılık ta bir çılgının nükleer silahların kontrolünü ele geçirmesi ile yaşanabilecek tehlikedir. Bunlara, nükleer kazaların da açabileceği ölümcül sonuçları eklemeliyiz.
Ukrayna krizi ile başlayan tırmanma tehlikesi nükleer silahları ve füzeler ile ilgili rejimleri tekrar gündeme getirdi. Esasen Rusların önerdiği güvenlik anlaşmalarının arkasında da NATO’nun gittikçe Rusya’ya sokulması ve menzilin kısalması yani alarm süresinin hemen hiç olmaması var. Rusya, Ukrayna üzerinden ABD ve NATO’ya karşı son kozunu oynamaya çalışıyor. Ukrayna’da 10-15 Kt.luk bir taktik nükleer silah yaklaşık 26 milyon kişinin ölümüne neden olabilir. ABD ve Rusya savaşına dönüşürse 300 Kt.luk bir nükleer silah 360 milyon kişinin ölümü demek. Çin Denizi’ndeki Üçüncü Dünya Savaşı ise nihai aşamada nükleer silahların da devreye girmesi ile 6-8 milyarın insanın ölümüne yani altıncı büyük yok olmaya neden olabilir. Diğer yandan 1900’lü yılların başından beri yürüyen ve bugün saha çok salgın hastalık projeleri ile gündemde olan, küresel elitlerin nüfus azaltma planı devam ediyor. Bu makalede, önce İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze nükleer silahlar ve füze rejimleri ile ilgili gelişmeleri özetleyecek ve daha sonra nükleer savaş senaryoları ve olası sonuçlarını değerlendireceğiz.
İran ve Kuzey Kore gibi ülkeler ABD’nin konvansiyonel üstünlüğü karşısında nükleer silah programlarına başvurdular. 1993’de Güney Afrika’nın ırkçı hükümetinin edindiği küçük nükleer kabiliyeti daha sonra işlevsiz hale getirildi. Ukrayna, Belarus ve Kazakistan, Sovyetler Birliği’nden kalan sistemleri kullanmaktan vazgeçmek konusunda anlaştı. Arjantin ve Brezilya’da nükleer silah kabiliyeti edinmekten uzaklaştı. Ancak, bütün ülkeler bu yolu izlemedi.
Moskova, Ukrayna krizi ile birlikte önerdiği güvenlik anlaşmaları dâhilinde Washington’a söz konusu bütün Amerikan bombalarını NATO ülkelerinden ABD’ye götürmesini istiyor. Ruslara göre, Amerikalılar kendilerine karşı kullanılması için bu ülkelere şu anda eğitim veriyor, ortak planlamalar yapılıyor. Ruslar, ABD’nin her çeşit nükleer silahını sürekli modernize ettiğini düşünüyor. Bu kapsamda, en yeni B61-12 modifikasyonunun daha az verimli olsa da daha isabetli olduğunu iddia ediyorlar.
Joe Biden, Putin’in taktik nükleer silah kullanma tehdidinin şaka olmadığını çünkü ordusunun çok kötü performans gösterdiğini söyledi. Biden, bunun dünyanın sonunu (Armageddon) getirecek bir nükleer savaş olmayacağını söylerken, Putin ise Rus anavatanının hedef alınması, toprak bütünlüğünün tehdit edilmesi halinde nükleer silaha başvuracağına işaret etmektedir.
Putin’in taktik nükleer silah kullanması halinde bu kendi askerlerini de tehlikeye atacaktır. Bu aynı zamanda Batılılara misilleme yapma hakkı verecektir ki bu durumda Rus kuvvet formasyonlarının daha hassas durumda olduğu ve özellikle Karadeniz bölgesindeki varlığının hedef alınacağı gözönüne alınmalıdır.
ABD, B61 nükleer bombalarının B61-11 modelini geliştirdi ve 2011 yılında test etti. Bu bombaların atılmasında B2 bombardıman uçakları kullanılıyor ve merkezi Missouri’deki Whiteman Hava üssü. Bu nükleer bomba “mini nuke” olarak adlandırılmasına rağmen, 400 kilotonluk; Hiroşima’ya atılan sadece 15 kilotondu. 9.000 kilotonluk B53’ler ise B52’ler tarafından atılıyor. B-61-11’er Rusya ve Çin’e karşı, B61-12’ler ise nükleer silahı henüz olmayan İran gibi ülkeler için düşünülüyor.
Yapılan bir çalışmaya göre, ABD ve Rusya arasında nükleer bir savaş en az 5 milyar kişinin ölümüne neden olabilir. Ayrıca dünya genelinde 2.5 milyar kişinin de kitlesel açlıktan ölmesi bekleniyor. Ancak, başka olumsuz sonuçları da olacak; örneğin ozon tabakası % delinecek ve doğrudan gelen ultraviyole ışınları katarak ve kanserlere yol açacak. Güneş ışığının arasına giren bulutlar dünyada ısıyı 1.3 ℃-6.5 ℃ düşürecek ve bu pek çok felakete yol açacak.
Belarus, NATO birliklerinin Rusya ile savaş halinde olan Ukrayna topraklarına girmesi halinde III. Dünya Savaşı’nın........
© ABC Gazetesi
visit website