Afrika’da Değişen Dengeler ve Türkiye
"Tarihin tekerleği dönüyor ama biz göremiyoruz. Afrikalılar için anlattıklarımız aslında bizim de hikâyemiz değil mi?"
Afrika, şimdilerde dünyanın en hızlı gelişen ekonomilerinin kıtası. Aynı zamanda en hızlı artan nüfusa sahip ve nüfusun `’ının 25 yaşın altında olması onu en genç kıta yapıyor. Ancak, kıta artan nüfusun ihtiyacı olan alt yapı, sağlık ve eğitim imkânlarına sahip değil. Bu baskı, Afrikalı liderleri yatırım yapacak ortaklar aramaya itiyor.
Jeopolitik olarak da Afrika çok önemli. Çağdaş göç trendleri, iklim sorunları ve güvenlik ihtiyaçları ile öne çıkıyor. Afrika hem göç kaynağı hem de göç geçiş bölgesi olarak Avrupa’dan Ortadoğu’ya bölgesel istikrar için önemli bir role sahip. Kıtanın iklim sorunları ise kıtlık, gıda güvenliği, yerinden edilmiş kişiler ve çatışmalar doğurmaya aday.
Afrika’da sömürgecilik hevesleri bıktıran Fransa kıtadan çekilirken; Çin, Rusya, Avrupa Birliği, Türkiye ve BAE gibi adresler kıtada yarış halindeler. Son iki yılda Batı Afrika’yı boşaltan ABD, İsrail ile birlikte Kızıl Deniz ve Afrika Boynuzu’nu kontrol eden Doğu Afrika’ya daha çok önem veriyor. Halen Trump, ABD’nin Afrika politikasını gözden geçiriyor.
Çin ve Rusya, Afrika’ya farklı yollardan nüfuz ediyor. Çin, Kuşak ve Yol İnisiyatifi dâhilinde kıtada ülkelere değersiz altyapı projeleri için ödeyemeyecekleri kadar borç verirken; Ruslar askeri cuntalara güvenlik sağlıyor ve silah satıyorlar. Bütün bu ilginin arkasında Afrika’nın değerli madenleri ve minerallerine el koymak var.
Çin, yıllık 282 milyar dolar ticaret hacmi ile Afrika’nın en büyük ekonomik ortağı oldu. Kuşak ve Yol Projesi kapsamında Afrika kıtası altyapısının tamamına nüfuz etmeye çalışıyor. Çin’in finansal yardımı ABD’li iş adamlarından daha az taleplerle geliyor. Üstelik Batılıların sömürgeci geçmişi akıllarda iken Çin daha az şüpheli görünüyor.
Ruslar ise Afrika’da etkisini artırmak için Soğuk Savaş taktiklerine başvuruyor. Ocak 2022’de Burkina Faso’da başlayan sonra Mali ve beş yıl içinde Batı ve Orta Afrika’ya yayılan askeri darbeler ile Darbe Kuşağı kurdu. Aylar içinde ülkede darbeye yol açan bütün bu işlerde Rusların oyun kitabı aynıydı; aldatma, aktif propaganda, şiddet, siyasi idamlar ve askeri darbenin desteklenmesi
Türkiye, S. Arabistan ve BAE ise kıtada altyapı projeleri inşa ederek işe başladılar ama sonra kendi aralarında İslamcı etki bölgesi geliştirme peşinde rekabete girdiler. Bu rekabet özellikle Libya ve Sudan’da üs edinme ve silah satışı ile belirginleşti.
Türkiye, son on yılda Ortadoğu ve Afrika’da öngörüsüz bir şekilde ideolojik politika izledi. Bu politikaların, görünen yüzünde milliyetçilik olsa da arkasında Yeni Osmanlıcı ve Müslüman Kardeşler odaklı Sünni İslamcı anlayış vardı. Tıpkı Osmanlı gibi kapasitesinin üzerinde işlere kalkıştı.
Afrika kıtası ile ilgili 2014 yılında geniş bir stratejik analiz yayınlamıştım. Şimdi güncelleme zamanı; Afrika’da değişen dengeleri ve Türkiye’nin yaptıklarını sorgulayacağız.
2001 yılında ilan edilen “küresel terörle savaş” konsepti adı altında ABD’nin Afrika’daki askeri varlığı hızla arttı. Cibuti’de daimi bir askeri üs (Kamp Lemonnier) kuruldu ve karargâhı Almanya-Stutgart’da olan ABD Afrika Komutanlığı (Africom) 2008’de faaliyete geçti. İslamcı terör yanında Afrika kıtası pek çok güvenlik sorunu ile karşı karşıyadır. ABD’nin Afrika’nın kalkınması için bir planı olmayınca bu boşluğu Çin doldurdu. ABD’nin Afrika’daki yakın müttefiki Fransa yanında Çin’i kıtada dengelemek isteyen Japonya ve İslamcı akımların kaynağı olan Körfez ülkelerinin de kıtaya yönelik girişimleri var. Türkiye de Somali’de bir askeri üs kurdu.
Fransa, Batı ve Orta Afrika’da on yıllardır eski kolonilerin finansal sistemlerini kontrol etmeye ve ham maddeleri ucuza almaya odaklanmıştı. 1960’larda, Fransız yetkililer Afrika eliti ile gayri-resmi ilişkiler kurarak, askeri koruma karşılığı doğal kaynaklarına nüfuz etme imtiyazı aldılar. Fransa, kendi çıkarlarına uygun hareket eden Afrikalı diktatörlerin eylemlerini görmezden gelirken, karşı koyanları devirmek için darbeler düzenlediler.
Fransızlar, Batı ve Orta Afrika’daki 14 ülke için CFA Frank sistemini getirerek, kendi dış döviz rezervlerini dönüşüm garantisi ile Paris Hazine’sine yatırmaya yönelttiler. Eğer daha fazla paraya ihtiyaçları olursa bunu Fransa’dan faiz karşılığı alacaklardı. Yatırılan paralar haciz olarak kalırken, Fransızlar hep borçlandırdılar ve borçlandıkça daha fazla isteklerle geldiler.
Fransızların örtülü sömürgeciliği son yıllarda darbeler yemeye başladı. Örneğin, Fransa’nın nükleer santralleri için Nijer’deki uranyumun ’sini çıkaran Fransız şirketi Orano, Temmuz 2023’deki darbeden sonra madencilik haklarını kaybetti. TotalEnergies ve Orange gibi büyük Fransız şirketleri de ağır vergiler karşısında sözleşmelerini sürdüremediler. Sadece Fransa değil, Kongo ve Ruwand’da daki Belçika sömürgeci müdahaleleri de Orta Afrika’da Çin etkisinin önünü açtı. İngiliz şirketleri daha az tepki çekse de faaliyetleri eleştiriliyor.
ABD’nin Doğu Afrika ile ilgilenmesi II. Dünya Savaşı mücadeleleri içinde başladı. İngilizlerin eksen güçlerine karşı harekâtına sağlanan destek, bölgenin stratejik değerini göstermişti. 1941 yılında yapılan Atlantik Anlaşması, Amerika’nın sömürgeci statükoya örtülü desteğini ortaya koyarken bu aslında kendi reelpolitiğinden sapmaydı. Kenya’da 1952-1960 yılları arasında yaşanan Mau Mau ayaklanması bunu göstermişti. Sözde özgürlükten yana olan ve sömürgecelik karşıtı ABD, Afrika’nın ulusal bağımsızlık isteklerini küçümsüyordu.
Soğuk Savaş döneminde Doğu Afrika, ABD-Sovyet çekişmesinin ortaya çıktığı bir yer oldu. Etiyopya’nın imparatoru Haile Selasiye, ABD’nin güvenilir müttefiki olurken, askeri yardımlar karşılığında Amerikalılara starejik merkez olarak Kagnew İstasyonu’nu verdi. 1974-1991 arasındaki Derg’in Marksist rejimi bu işbirliğini rafa kaldırdı. 1975’deki Church Komitesi çalışmaları da CIA’nın örtülü operasyonlarının ABD dış politikasında yarattığı etik sorunlar kadar hesap hatalarını da ortaya koydu. 1977-1978’deki Ogaden Savaşı, ABD stratejisinin kırılganlığını gösterdi ve eski müttefiklerinden uzaklaştı.
Soğuk Savaş sonrasında ABD’nin kıtaya angajmanı önce insani yardım çerçevesini kullandı. Somali’de 1990’ların başında yaşanan kıtlık ve iç savaşa müdahale (Operation Restore Hope; 1992-1994), ABD’yi iç savaşın tarafı haline getirdi. 1993’de Mogadişu’da Amerikan Black Hawk helikopterinin düşürülmesi ile verilen kayıplar, Amerikan liderliğinin ülkeden ani çekilme kararına neden oldu.
1998’de ABD’nin Kenya ve Tanzanya elçiliklerinin bombalanması ise küresel terörizmin başlangıç sinyalleriydi. 11 Eylül 2001 sonra terörle mücadeleyi merkezine alan ABD dış politikası, Afrika Komutanlığı’nı kurarak el-Şebab’ı drone’larla vurmaya başladı. Ancak, bu taktiklerin sivil kayıplara da yol açtığı ve terörü önleyemediği görüldü.
1990-2008 arası insani yardım ve teörle mücadelenin iki yüzünde de yer alan ABD, 2009’da Obama ile birlikte çok taraflılığı tercih etmeye başladı. Obama döneminde terörle mücadele için işbirliği yapmaya yönelik diplomasi faaliyetleri yanında Afrika Büyüme ve Fırsat Kanunu (AGOA) ile ticaret geliştirilemeye çalışıldı.
Son yıllarda ABD dış politikası en çok Afrika’da baskı gördü. Rusların Ukrayna’yı 2022’de işgali sonrası birkaç Afrika ülkesinde ABD karşıtı protestolar görüldü. Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde Amerikan bayrağının yakıldı. Ardından Çad ve Nijer gibi ABD’nin karşı-ayaklanma müttefiki ülkelerdeki askeri üslerden Amerikan askerleri çekildi. Bütün bunların arkasında Avrupalıların geçmiş sömürgecilik faaliyetlerine olan intikam duygusu yanında Çin ve Rusya’nın yaptığı güvenlik ve askeri ittifaklarla Batı düşmanlığını körüklemesi var.
- Gabon, Madagaskar, Fas ve Güney Afrika; ABD’nin 0 ithalatına bağımlı olduğu kritik minerallerde en üst kaynaklara sahip.
- Güyana, Mali, Mozambik ve Zambiya’da ise önemli miktarda kritik mineral kaynakları var.
- Gana, Güyana, Mali, Namibya, Güney Afrika ve Tanzanya’da enerji dönüşümü için gerekli kritik mineraller var. Halen mineral sektörü bu ülkelerin her birinin ihracatının %’inden fazlasını teşkil ediyor.
ABD’nin Kuzey ve Batı Afrika’ya yönelik savunma stratejisi medyanın çok ilgisini çekmez. Hâlbuki Nijer’in ABD ile işbirliğini iptal etmesi ve Ruslara ülkeye açması Afrika’da kritik bir dönemeci temsil ediyor. Yeni dönemde G5 Sahil İttifakı dağılırken, güvenlik tehditleri artacak ve büyük güç mücadelesi tırmanacak.
ABD, Somali’deki El-Şebab’ın etkisiz hale getirilmesinde güçlü bir işbirliği kurmuştu. Şimdi Agadez hava üssünün boşatılması ile Sahil bölgesindeki terörle mücadele kabiliyetleri önemli ölçüde azalacak. Mali ve Burkina Faso’da terör grupları büyüyor.
Kuzeyde ise ABD’nin müttefikleri Fas ve Moritanya. ABD’nin Avrupa yakasından Afrika’ya yönelebileceği örneğin İspanya’da Rota Deniz İstasyonu ile Moron Hava Üssü var.
Ukrayna’da savaşı sonlandırmaya çalışan Donald Trump, diğer yandan da Komünist Çin’in küresel yayılmasını azaltmaya odaklanmış durumda. Afrika Çin’in artan yayılması için hayati bir öneme sahip. Afrkla’da birikmiş Batı düşmanlığı ve özellikle Fransa karşıtlığı Çin’e avantaj sağlamaya devam ediyor.
ABD de son 30 yılda Afrika’da kendine Fransa’yı müttefik seçerek hata yaptığının farkına vardı. Ukrayna’da başlayan ABD-Avrupa ayrışması Afrika’da da kendini gösterecek. ABD, artık Avrupalı müttefiklerinin kötü mirası yerine kendi seçeceği ortaklarla daha karşı işler yapmayı düşünüyor.
ABD’nin Afrika’daki rakipleri Çin, Rusya ve İran. Fransa’nın Nijer, Burkina Faso, Mali ve Çad’tan askerlerini çekmeyi müeakip Çin ve Ruslar hemen yerini doldurmak için harekete geçtiler. ABD ise şimdilik beklemede.
Trump yönetimi, Çin’e karşı birkaç kıtada birden güçlü bir karşı koymaya hazırlanıyor. Pekin’in nüfusu en hızlı artan kıta olan Afrika’daki yayılması, doğal kaynaklarını hedef alıyor. 15 yıldır devam eden gayretlerinin sonunda; Çin, Afrika’nın en büyük ticaret ortağı oldu. 2024 yılında 295 milyar $ olan ikilinin kıta ile karşılıklı ticareti bir önceki yıla göre %4.8 arttı. 2022 yılında, 50 milyar $ değerindeki inşaat projelerinin 1’i Çinli şirketler tarafından yürütüldü. Batılı şirketlerin oranı ise ’de kaldı. Hâlbuki bu oran 1990 yılında ABD ve Avrupa şirketleri için idi.
Doğu Afrika’da Etiyopya, Kenya, Somali ve Tanzanya gibi ülkeler ABD’nin güvenli ticaret rotaları, ulusaşan tehditleri önleme ve yumuşak güç projeksiyonu için dayanak teşkil ediyor.
Trump’ın birinci başkanlık döneminde terörle mücadele öncelikliydi ve Somali’de........
© ABC Gazetesi
