ABD ve Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikaları
Sovyetler Birliği dönemi sonrasında Orta Asya (Türkistan), geleneksel olarak Rusya’nın jeopolitik yörüngesinde kaldı. Büyük stratejik önemi olan bölge, Asya ve Avrupa arasındaki ticareti kolaylaştıran anahtar bir role sahip olmanın yanında zengin enerji kaynakları ile dikkat çekiyor. Yakın zamana kadar ABD için Orta Asya küresel jeopolitikte en öncelikli bölge değildi ama sürekli dikkat edilmesi gereken bir coğrafyaydı. Orta Asya’da büyük bir çatışma beklenmiyordu ve bölge için uzun vadeli yaklaşımlar ile yetiniliyordu. Ancak, bu algılama hızla değişti. Kimse Orta Asya’nın ABD için ana odak konusu olmasını henüz beklemiyor ama İran ile ilgili gelişmeler Karadeniz-Hazar ve Orta Asya ekseninde önemli kırılmalar getirecek. Bin yıldır Rus ve Çin emperyalizmi arasında sıkışmış Türk Dünyası için çok önemli fırsatlar doğabilir.
Soğuk Savaş sonrasında Ruslar, Batıya karşı argüman olarak Avrasya coğrafyasına ve çeşitli Avrasyacılık projeksiyonlarına sarıldılar. Hedefte Batı yani Atlantikçiler vardı ve NATO’cular onların aleyhine genişlemek istiyordu. 1990’ların başında Alexander Dugin’in ortaya attığı Avrasyacılığın heyecanı kısa sürede geçti. Gerçekçi Putin, Avrasya’da ekonomik bir birlik peşine düştü ama birbirlerine petrol, doğal gaz ve silahtan başka bir şey satamayan ülkelerden de bir birlik olmayacağı belli. Rusların Çin’in yayılmasına karşı koymaları mümkün değil, bu yüzden Turan’ı kullanmak yani Türk Dünyasını asimile etmek istiyorlar. Çin, Rusya’ya her şeyi satıyor ama Rusya’nın silah ve petrolden başka bir şeyi yok. Üstelik yanı başlarındaki Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinin Avrupa Birliği ve NATO üzerinden Batıya entegre olma fikri hepsine daha çekici geliyor. Ruslar için Ukrayna’nın acısı çok uzun sürecek. Rusya’nın etrafına yeni bir demir perde kuruldu ve 1989 yılında olduğu gibi rejimi çökene kadar kanı akıtılacak.
Sovyetler Birliği dönemi sonrasında Orta Asya (Türkistan), ABD ve Avrupa Birliği’nin stratejik hesapları içinde öncelikli yer tutmadı. Bunun başlıca sebebi coğrafi uzaklık yanında Rusya ve Çin gibi güçlü komşuları olmasıydı. Avrupa Birliği (AB) gittikçe artan ölçüde Türkistan’ın stratejik açıdan önemli olduğunu düşünüyor. Ekonomik ve lojistik arayışlardan öte, büyük ölçekte, yaşanmakta olan jeopolitik gerçekler ve rekabet, Avrupa’yı Türkistan’daki Rus ve Çin etkisini azaltmak için bir fırsat arayışına soktu. 3-4 Nisan 2025 tarihlerinde yapılan ilk AB-Türkistan (Semerkant) Zirvesi, AB’nin bölgeye uzun dönemli angajmanı konusunda ciddi olduğunu gösterdi. Ancak, sağlanacak tüm gelişmelere rağmen AB, yakın zamanda Rusya ve Çin’in yerini alamayacağını biliyor. Çünkü iki ülke de bölgeye derinden nüfuz etmiş durumda.
Avrupa Birliği’nin bölgeye ilgisi, tıpkı ABD’nin de olduğu gibi, kalkınma yardımı, enerji işbirliği ve insan hakları gibi konularla sınırlı kaldı. Ancak, bu durum son yıllarda hızla değişmeye başladı. ABD’nin ana katalizörü olduğu Ukrayna ve Orta Doğu’daki savaşlar, İran üzerinden asıl büyük resim olan Avrasya coğrafyasındaki büyük gelişmelerin habercisi olarak okunmalıdır. Ruslar, Ukrayna ve Kafkasya’dan sonra Türkistan’ın da Batıya yakınlaşması konusunda oldukça dikkatli ve bu durum yeni askeri senaryoları gündeme getirebilir. Çin, bölgenin hâkim yatırımcı ve ticaret ortağı konumunda ama o da Ruslar gibi bölgeye hegemonik açıdan bakıyor. Kafkasya’daki gelişmeler, Batılılar kadar Türkistan için de önemli fırsatlar ortaya çıkarıyor.
1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşü ABD hegemonyası için Orta Asya’ya girme şansını yaratmıştı. ABD, zayıflayan Rusya ve İran’ın emperyalist politikalarından vazgeçeceğini umuyordu. Ancak, Sovyet sonrası dönemde ABD’nin jeopolitik önceliği Orta Asya/Kafkasya ülkelerini NATO şemsiyesi altına çekmekti. Bir yandan askeri bağlar geliştirilmeye çalışıldı diğer yandan ülke rejimlerinin ve ekonomilerinin Batı standartlarına göre gelişmesi için çalışıldı. Aynanın öbür tarafında Batı yanlısı rejimler kurmak, Batı yatırımlarımı Avrasya’nın mineral rezervlerine yönlendirmek vardı.
NATO’nun Barış İçin Ortaklık programı eski Sovyet ülkelerini Batı çerçevesine sokmayı amaçlıyordu. ABD, Orta Asya’da ilk tatbikatını 1997’de yaptı. Orta Asya ülkeleri NATO’nun Kuzey Atlantik İşbirliği Konseyi’ne katıldı. ABD; Ukrayna, Özbekistan, Azerbaycan ve Moldova’yı NATO’ya girişin ilk adımı olarak bu ülkeler için GUAM’ı kurdu.
ABD, askeri ve ekonomik girişimlerinin hedefinde Sovyetlerden kopan Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan vardı. Bu ülkeler Batı sistemine entegre edilecekti. Bu ülkelerin petrol rezervleri Suudi Arabistan’a eşit ya da daha fazlaydı. Azerbaycan ile birlikte üç Orta Asya ülkesi (Türkmenistan, Özbekistan ve Kazakistan) dünyanın en zengin doğal gaz kaynaklarına sahip.
ABD’nin Orta Asya politikaları üç ayrı dönem halinde ele alınabilir. İlki 1990’lı yılların başında SSCB’nin dağılması ile başlayan dönem; ikincisi 11 Eylül terör saldırıları sonrası dönem, üçüncüsü ise Rusya’nın 2014 yılı sonrası Ukrayna’da başlayan işgalleri ve Batı ile ilişkilerinin bozulmasını temsil eden ve halen yaşanmakta olan dönemdir.
İlk dönemde ABD’nin Türkistan’a ilgisi Sovyetlerden kalan nükleer silahların imha edilmesi, Hazar Havzası’ndaki petrol ve gaz kaynakları, insan hakları ve demokrasi gibi konular üzerinde yoğunlaşmıştı. Bu dönem ABD’nin jeopolitik çıkarlardan daha çok ekonomik adımlar attığı bir evre olarak nitelendirilebilir. ABD’nin bu dönemde odak noktası Rusya’nın içi, rejimi Batı yanlısı hale getirmekti.
11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de gerçekleştirilen terör eylemleri sonrasında ABD’nin küresel politika ve önceliklerinde meydana gelen değişiklikler Türkistan politikasında da kendini gösterdi. Ruslar, terörle mücadelede Orta Asya’yı açarak ABD’ye açık destek sunarken Washington’un paylaşma sözleşmesine sadık kalacağına inanıyordu.
ABD, Afganistan’da EI-Kaide’ye ve ona destek veren Taliban rejimine karşı sürdürdüğü operasyonlar kapsamında Türk devletlerinin hava sahalarını kullanmaya başladı ve bazılarına asker yerleştirdi. Özbekistan’da Karşı Hanabad Üssü, Kırgızistan’da Manas Askerî Üssü ve Tacikistan’da ise Kulap, Kurgan-Tepe ve Hokand üsleri kullanıma açıldı.
11 Eylül’den sonraki dönem Brzezinski’nin “Avrasya bölgesi ABD için başlıca jeopolitik ödüldür” savının daha fazla dikkate alındığı bir dönem olarak değerlendirilebilir. ABD’nin Türkistan politikasındaki değişikliğin önemli bir sebebi olarak bağımsızlığının ilk yıllarında bölgeye çok fazla önem göstermeyen bölgenin iki önemli gücünden Rusya’da Putin’in göreve gelmesiyle eski SSCB bölgelerinde daha aktif politika izlemeye başlaması ve Çin’in özellikle Şangay İşbirliği Örgütü gibi bölgesel örgütler kanalıyla bölge devletleri üzerinde daha fazla söz sahibi olma arayışları da gösterilebilir.
ABD karar vericilerine danışmanlık yapmış Brzezinski’nin Avrasya anlayışından yola çıkarak hâkim olunamayan veya başka bir güce teslim edilen (Rusya veya Çin) Türkistan ve Kafkasya, Amerikan çıkarlarını tehlikeye atacaktı. NATO genişledikçe Rus sınırlarına yaklaştı ve ABD, 1993’de Budapeşte’de Ruslara verdiği sözü tutmaya gerek olmadığını düşündü. Rusların yumuşak karnı olan Ukrayna ve Gürcistan’da yapılan renkli devrimlerle Rus tepkisi test edildi.
2014 yılında ABD, Orta Asya’daki Manas üssünden çekildi. Böylece üssün kontrolü Rusya’ya boyun eğmiş olan Kırgızistan’a dönmüş oldu.
11 Eylül 2001 sonrası ABD’nin bölgesel güvenlikte işbirliği projeksiyonu 2021 yılında Afganistan’dan çekilmesi ile nihayet sona erdi. ABD’nin insan hakları ve demokrasi dayatmaları ise Orta Asya ülkelerini Rusya ve Çin’e daha çok yaklaştırıyor. Hâlbuki ABD’den bölge ile normal ticaret ilişkisi kurması için yeni yollar inşa etmesi bekleniyor.
Son iki yıl içinde Güney Kafkasya ve Orta Asya’da çok şeyler oldu, köprünün altından çok sular aktı. Avrupa Birliği, başta Ermenistan olmak üzere Güney Kafkasya ve Orta Asya’da önemli yatırım sözleri ile ülkeleri mutlu etti. ABD’nin de iki bölgeye de politikalarında önemli değişiklikler var. Moskova, Bakü, Tahran ve Ankara diğer oyuncular. Batının Güney Kafkasya politikası “çok düşük ve çok yüksek” nitelemesine sahip. Çok küçük çünkü buradaki devletler küçük ve bunlardan demokrasi beklemekle vakit kaybedilmemeli. Çok yüksek, Rus etkisinin kırılmasının sağlayacağı kazançlarla alakalı. Küçük yatırımlarla büyük kazanımlar sağlanabilir. Ama daha önemlisi Rusya’nın güneyinden Karadeniz-Kafkasya ve Orta Asya’ya yeni bir Batı ekseni çıkıyor ve bu eksen yeni Rusya’yı yalıtma yanında Çin’in hegemonik Kuşak Projesini tıkayacak ve daha önemlisi yeni çatışmalara gebe.
AB Konseyi’nin 1990’larda kabul ettiği Orta Asya Stratejisi belgesi bölge ülkelerinin demokrasi, temel özgürlükler, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve ekonomilerin modernize edilmesi ve çeşitlendirilmesi gibi reform taleplerine yer verdi. AB’nin bu hedefleri ortaya koyması son 30 yıldır Orta Asya ülkeleri liderleri ile bağlantının kopmasına yol açtı. Avrupa Birliği’nin Orta Asya’dan Sorumlu Özel Temsilcisi Peter Burian 2020 yılında; “Birliğin Türkistan’da bir boşluk istemediğini, ancak jeopolitik oyunlardan kaçınarak işbirliği aradığını” söyledi. Bu açıklama, AB’nin Orta Asya’da Rusya’nın karşısına dikilmek istemediğini gösterdi. Buna ilave olarak Avrupa’nın insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi vurgusu da Türkistan liderlerinin Batıda uzak durma eğilimine yol açtı.
Batının istekleri, bu tür dertleri olmayan Rusya ve Çin’in de işine geliyor. Böylece Türkistan ülkeleri Rusya’nın kontrolünde kendi yollarında yürümeye çalıştılar. Türkmenistan ve Özbekistan’da başkanlar değişti. Özbekistan, 2001 yılında Batı müttefiki olarak ülkesinde ABD üssü açmıştı. Ardından ABD’nin desteklediği GUAM (Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova) grubundan ayrıldı. Mayıs 2005’teki Andican olayları Özbekistan’ı Rusya ve Çin’e yaklaştırdı. 2010 yılında Kırgızistan’da renkli devrim oldu. Ocak 2022’de ise Kazakistan’da darbe girişimi oldu. Orta Asya devletleri için AB özellikle bölgeye gelecek yatırımlar ve ekonomik açıdan Avrupa’ya uzanmak konusunda önemli bir pazar teşkil ediyor.
Bölge ülkeleri ihracat kapasitelerini artırmaya çalışıyorlar. Bunun içinde altyapı yatırımları bekliyorlar. Hazar Denizi’ndeki Türkmenbaşı (Türkmenistan), Akrau ve Kuryk (Kazakistan) ve Alat (Azerbaycan) limanlarından iç denizlere ulaşacak sığ su gemi trafiği koordine ediliyor. Karadeniz’de ise Gürcistan, Orta Asya ve Güney Kafkasya’dan gelen ve artan trafiğin ihtiyacını karşılamak için Anaklia ve Poti limanlarını genişletiyor. Devam eden savaşa rağmen, 2024 yılında Constanta (Romanya), Varna (Bulgaristan) ve Odesa, Chornomorsk ve Pyvenny (Ukrayna) limanlarından konteynır taşımacılığı arttı. Novorossiysk (Rusya) ve Puti (Gürcistan) limanlarından da taşımacılık artı ve bu iki liman daha çok Güney Kafkasya ve Orta Asya bölgesine hizmet veriyor.
AB-Orta Asya ilişkileri son yıllarda güçlenmeye başladı. Brüksel, Kazakistan (2020) ve Kırgızistan (2024) ile ortaklık ve işbirliği anlaşmaları imzaladı. Özbekistan ve Tacikistan ile görüşmeler devam ediyor. Kazakistan, Türkistan ülkeleri içinde AB ile en çok ortaklık yapan ülke. AB, Kazakistan’ın en büyük ticaret ve yatırım ortağı. 2004 yılından beri, AB, Kazakistan’ın yaklaşık @ dış ticaret, E yatırım ortağı. Kazakistan, AB’nin en büyük dördüncü tahıl tedarikçisi. 2024 yılında AB ve Kazakistan arasındaki ticaret 50 milyon doları aştı. Bu ülkeye AB yatırımları ise 200 milyon dolara ulaştı. Türkistan’ın AB ile ticaretinin ’ini Kazakistan yapıyor ve bölgeye toplam AB yatırımlarının @’dan fazlasını çekiyor. AB, 2030 yılına kadar Kazakistan’dan yılda 10 milyon ton yeşil yenilenebilir hidrojen almayı planlıyor. Türkistan’daki zengin mineraller Avrupa için enerjinin dönüşümü ve elektrikli araçlar için önemli.
Küresel ölçekte Batının desteklediği biri Güney Asya diğeri Orta Asya’yı odağına alan iki büyük proje var. Bunlardan ilki 2023 yılında Delhi’de yapılan G-20 Zirvesinde; ABD, AB, Hindistan, BAE, S.Arabistan, Fransa, Almanya ve İtalya tarafından açıklanan Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) ve jeopolitik olarak buna paralel olan Türkistan-Kafkasya-Avrupa Ekonomik Koridoru (CACE). Her iki proje de Orta ve Doğu Avrupa’ya ulaşırken, Adriyatik, Baltık ve Karadeniz’i kat edecek.
2025 yılında Polonya’da yapılacak Üç Deniz Zirvesi’nin ana konusu Hindistan-Orta Doğu ve........
© ABC Gazetesi
