Âlî’nin derdi
Osmanlı toplumu ve devlet yapısı, onaltıncı asrın sonlarında, ileride ‘duraklama’ olarak anılacak bir değişim, bir anlamda kriz sürecine girdi. Bu krizin gözlemcilerinden biri de biyografı Cornell Fleischer’ın tabiriyle “Aydın ve bürokrat” Gelibolulu Mustafa Âlî idi.
1540’larda Gelibolu’da doğup İstanbul’da medrese tahsili gören, sonrasında Şehzade Selim’in sarayına intisap ederek bürokraside yükselmeyi uman, ama bu umutlu teşebbüsü hüsranla sonuçlanan Âlî, 1580lerde içinde olduğu ‘Osmanlı Rüyası’ndan adeta uyanacak, kendini devletin iyiye gitmediğini, acil ‘ıslahat’ yapılmasına ihtiyaç olduğunu padişaha ve devlet büyüklerine anlatmak için eserler yazmaya adayacaktı.
Ona göre III. Murat dönemi, bizzat padişahın da içinde bulunduğu bir yozlaşma süreciydi. Padişah, ne dedeleri Fatih, Selim, Süleyman gibi at üstünde sefere çıkan, ne de II. Bayezit gibi ilmi formasyona sahip, yüksek edebiyat ve sanattan anlayan biri değildi. Dahası, saray ve harem çevrelerin etkisiyle atamalar........
© ABC Gazetesi
