Ah... Vah!
Ahlar la , vahlar la geçti gidiyor ömrümüzün bu baharı da...
Dünyanın dört bir köşesi ateşler altında!
Gazze' de çocuklar, anneler, babalar "ah, vah" sesleri altında katlediliyor...
Yetmiyor; Hayırlı-hayırsız eşlerin kavgaları...
Yeter artık, Yetti artık!
Yetmiyor ki, "yalan rüzgarları" devreye girip, etrafımızda fır dolanıyor...
Hele siyasette esen, estirilen rüzgarlar fırtınalara, hortumlara dönüşüp, birilerine ters gelenleri alıp yutuyor!
Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de sokaklarda gezinen gençleri, öğrencileri alıp yutması ise pek hoş olmasa gerek!
Evet, Ah ile, Vah ile geçiyor ömrümüz...
Eskiden bir "Silifke"miz vardı şarkılarıyla meşhur: "Silifki' nin yoğurdu, Ah! Seni kimler doğurdu?" diye dolanıp dururduk...
Şimdi "Silivri"miz" de analar, babalar evlatlarını, yiğitlerini, üniversiteli gençleri malum ceza evinin etrafında dolanıp, "ah
lar ve vahlar" la seslenip arıyor! Arkadaşları diplomalarını almak için sınavlarda iken "siyaset hortumunun" içeri alıp, attığı çocuklarına ağıtlar yakıp seslerini o kalın duvarların ardına duyurmaya çalışıyor. Hepsi diplomasız gezenlerin diplomalıların yerine ahkam kestiğini hatırlatıp, "Aman kuzucuklarımız, siz diplomasızlara uymayın, yarının diplomalı yöneticileri, yön verenleri olun" diyor.
Örnek vermek gerekir mi? Bence gerek yok!........

© 9 Eylül Gazetesi