menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ÖYKÜNÜN ZARİF, BIÇKIN ÇOCUĞU: HASAN ÖZKILIÇ

11 1
19.06.2025

Tam da Şair dostumuz Sevgili Fadıl’ın (Öztürk) ölümüne kendimizi alıştırmaya çalışırken, yine sevgili eski bir dostun, iyi bir hikayeci, iyi bir romancı, iyi bir yazarın ölüm haberini almıştık. Ne yazık ki İzmir dışında olduğum için çok sevdiğim, sağlam edebiyatçılığını hep takdir ettiğim sevgili dostumuzun son yolculuğunda yanında olamamıştım. Sevgili Hasan Özkılıç için elbette yazacak çok şey var. İyi edebiyatçı olmasının yanında iyi insanlığı, dostluğu da güzeldi. Ben O’nu 1990’lı yılların sonunda tanımıştım. Çok sık görüşemesek de, her zaman son bıraktığımız yerden devam edebilirdik sohbete. Değerli Özkılıç, 1970’li yılların başında yazmaya başlamış bir isimdi. Çok sağlam, derinlikli öyküler yazdı.

Sevgili Hasan’ın ilk öykü kitabı Kuş Boranı, 1998 yılında yayımlanmıştı. Hasan Özkılıç, ‘Gönlümün Şirazesi Bozuldu’ adlı kitabıyla, 2007 Haldun Taner Öykü Ödülü’ne layık görülmüştü. İyi yönetmen Erden Kral O’nu en verimli döneminde keşfetmiş, iki öyküsünü süzerek sinemaya uyarlamıştı. ‘Vicdan’ adlı film çok beğenilmişti. Hasan’ın yazı serüveni 2012’de yayımlanan ‘ZAHİT’ adlı romanıyla devam etti. Sevgili Hasan’ın bu romanı da 2013 yılı Orhan Kemal Roman Ödülü’ne layık görülmüştü. İzmir’imiz bu değerli edebiyatçının kıymetini ne kadar iyi bildi, bundan emin değilim. Ama Sevgili Hasan, tüm ihmal edilmişliklere rağmen, Güzel İzmir’in hafızasında çok usta bir edebiyatçı olarak hakettiği yeri şimdiden edindi. Keşke daha uzun yaşasaydı, kim bilir neler yazacaktı?

“Gök Ekini Biçmiş Gibi…”
Kanımca, her öykü biraz rüzgâr gibidir; ne zaman, nereden eseceği belli olmaz, ama eserken bize ait her şeyi yerinden oynatır.
Bir ölüm de, sanki başka bir ölümü tetikler bazen.
Şair dostumuz Kıymetli Fadıl Öztürk’ün ardından henüz toparlanamamışken Sevgili Hasan Özkılıç’ın ölüm haberi geldi. Ve o gün anladım ki bazı vedalar, kalbin üstünde ağır bir taş gibi oturuyor. Bir şehri, bir edebiyatı, bir dostluğu kaybediyoruz bazen, tek bir insanla birlikte. Hasan Özkılıç; zarifliğiyle, hikâyeye bakışındaki incelikle ve toplumcu damarının direngen diliyle İzmir’den hafızasındaki Anadolu’nun ruhunu yazan bir kalemdi.
Sessizdi, ama derin. Bıçkındı, ama incelikli.
Onu anlatmak, yalnızca bir yazarı değil; bir çağın, bir kent kültürünün, bir arkadaşlığın, bir iç göçün, bir türkü arası suskunluğun izini sürmektir.
Bir Hayatın Çocukluğu:
Iğdır’dan Turgutlu’ya
1951’de Iğdır’da doğan Hasan Özkılıç’ın çocukluğu, Aras Nehri’nin, yüksek dağların ve kıt kanaat geçinen ailelerin arasında geçti.
Orta ikinci sınıfta ailesiyle birlikte Manisa’nın Turgutlu ilçesine göç etti.
İşte bu iç göç, onun yazılarında kader temalı metinlere dönüşecekti.
Eğitimini Turgutlu Lisesi’nde, ardından Ege Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde tamamladı. Mali müşavirlik mesleğini sürdürse de, asıl mesaisi sözcüklerdeydi.
İlk öyküsü “Anamın Umudu” 1974’te Demokrat İzmir gazetesinde yayımlandı.
90’ların ortasında edebiyataçok güçlü bir dönüş yaptı.
İlk kitabı “Kuş Boranı” 1998’de yayımlandı.
Çok yakın dostu, İyi Edebiyatçı Değerli Tacim Çiçek, Sevgili Hasan’ın ölümü sonrasında kaleme aldığı dokunaklı yazısında o günleri şöyle anlattı:
“Hasan’ın........

© 9 Eylül Gazetesi