menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir günün sonunda Arzu

7 1
29.05.2025

Karşıyaka kulübünde geçen bu güzel, bu eğlenceli geceler Yakup Kadri ve Ahmet Haşim’in kendilerine yapılan bir şakaya küsmesi ve bir daha o kulübe uğramamasıyla son bulur

1930’lu yıllarda İzmir’e iki ünlü edebiyatçı gelir. Yahya Kemal ve Ahmet Haşim. Yahya Kemal Salah Birsel’lerin Karşıyaka’daki evine konuk olur. Bu Salah Birsel üstatla ilk karşılaşmalarıdır. Daha sonra iki kez daha karşılaşacaklardır. İzmir’e gelen diğer edebiyatçı da Ahmet Haşim’dir.

Haşim İzmir Lisesi’ne Fransızca öğretmeni olarak atanır. Gelir gelmez de ilk iş olarak Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nu arayıp bulur. Karaosmanoğlu, kendisine, Karşıyaka’da oturduğu pansiyona yakın döşeli bir oda bulur, yerleştirir;

“Ondan sonra artık ilk perişanlığından kurtulan Haşim’i şehrin çeşitli yerlerindeki gezilerimizle İzmir’e ısındırmak kolay olmuştu. O kadar kolay olmuştu ki, körfezin en hoş manzaralı yeri neresidir, kıyılarının hangi noktalarında rahatça hayallere dalınabilir, kordon boyundaki kahve ve gazinoların safası nasıl sürülür, şehrin en iyi yemek yenen lokantaları, aşçı dükkânları hangileridir, o bana öğretecekti. Çocukluğumdan beri yaşadığım İzmir’de benim için yeni bir hayat başlamıştı”

ISSIZ KIYILARDA DOLAŞIRLAR

Akşam yemeğini yedikten sonra gecenin geç saatlerine kadar, Yakup Kadri ve Ahmet Haşim, Karşıyaka’nın ıssız kıyılarında dolaşırlar. Karşıyaka’yı periler ve hurilerle dolu bir masal ülkesi gibi algılar ve betimler arkadaşına Haşim;

“Kim bilir belki buna kendisi de inanıyordu. Nitekim günün birinde Haşim, akşam yemeklerimizi yediğimiz kulübün lokantasında gördüğü bir İtalyan kızını bunlardan biri sanacak ve ona bir çöl çocuğunun bütün saffeti ve hararetiyle gönül bağlayacaktı.”

Karşıyaka kulübünde geçen bu güzel, bu eğlenceli geceler Yakup Kadri ve Ahmet Haşim’in kendilerine yapılan bir şakaya küsmesi ve bir daha o kulübe uğramamasıyla son bulur. Şakayı yapan masa arkadaşları İzmir Valiliği maiyet memurlarından Şükrü Saraçoğlu ve Kasabalı Şevket’tir. Aynı zamanda lisede matematik ve tarih dersi vermektedirler. Bu şakadan dolayı her ikisi de pişman olurlar. Ahmet Haşim artık Kordonboyu’ndaki Cafe de Paris’ye gitmeye başlar. Ahmet Haşim Fransızca öğretmeni olarak geldiği İzmir’in büyüsüne kaptırır kendini:

HALKAPINAR DİYE BİR YER

“Şu İzmir’in garip bir füsunu var. Her saat başı başka bir renge giriyor, hoşa gitmek için kâh ipeklere, kâh tüllere bürünen şık bir kadın gibi. Geçen civarda, Halkapınar denilen bir yere gitmiştim, suların, ağaçların, kuşların nasıl dile geldiğini ben orada gördüm”

Oysa Halkapınar o sıralar, ara sıra birkaç leyleğin cılız sazlarla çevrili su birikintilerine konup kalktığı kırlık bir alandır. Ama daha önceki yıllarda gelişleri bir günün sonunda ve akşam saatlerindedir:

“Akşam, yine akşam, yine akşam/ Göllerde bu dem bir kamış olsam”

-----------------

“Arap kadınları........

© 9 Eylül Gazetesi