Günümüze ışık tutan bir klasik: Kırk Yıl!
Hatıra okumanın zevkine varmak bir ayrıcalıktır. Hele ki sağlam bir yazarın elinden çıkma ise... Ayrıcalıktır çünkü, başka birinin hatıralarına duyulan tecessüs, aslında derin bir empati gücünün varlığının işaretidir.
Hayata başka birinin yaşanmışlıklarından bakarak anlama çabası empatiyle iç içe yol alır. Zaten hayata ve olaylara başkalarının gözünden de yeterince bakabilecek güce, cesarete ve dürüstlüğe sahip olsaydık bambaşka bir hayat yaşıyor olurduk, değil mi!..
Hatırat okumanın önemi ve kıymetinden söz etmeye beni sevk eden şey, Halit Ziya Uşaklıgil'in ünlü hatıratı Kırk Yıl. Bu klasik, sayısız telifsiz eser gibi birçok yayınevi tarafından, bir kısmı günümüz Türkçesine uyarlanarak yayınlanmakta.
FARKLI BİR EDİSYON
Can Yayınları, Halit Ziya'nın Kırk Yıl'ını, önemli bir yazar ve akademisyen olan, aynı zamanda eseri yayına hazırlayan kişi olan Necati Tonga'nın sunuş yazısıyla birlikte bir kez daha bastı. Bu baskının bir başka farkı da Halit Ziya'nın fotoğraflarının ve döneme dair pek çok resmin yer alması. Zengin dipnotları ve sonundaki sözlüğü de ayrı bir güzellik.
Kırk Yıl'ın orijinal diliyle yayınlanmış olması benim için başlı başına bir tercih sebebi. Çünkü böyle bir klasiğin dilinin günümüz Türkçesine uyarlanması meselesinde daima özgün metinden yanayım. Çünkü birileri bazı klasiklerin dilini sadeleştireyim derken zamane best seller'ına döndürüyor, eserler tüm ruhunu yitiriyor.
Küçük bir de not ve temenni: Şu an için ilk cildi yayımlanan eserin siz eğer okumaya başlamışsanız bile onu bitirmeden ikinci cildinin de yayımlanacağını umuyorum.
DÜZYAZININ USTASI
Gelelim Halit Ziya'ya ve Kırk Yıl adlı en az kendi kadar meşhur hatıralarına...
Halit Ziya, Servet-i Fünun Edebiyatı'nın ya da bu hareketin temsilcilerinin kullandığı biçimiyle Edebiyat-ı Cedîde hareketinin en büyük yazarıdır ve hakiki bir düz yazı ustasıdır.
Ulusal edebiyatımıza hâlâ birer klasik olarak okunup sevilen ve aralarında Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekası, Sefile, Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu ile Kırık Hayatlar gibi harika romanlar armağan eden Halit Ziya, hikaye, oyun, mensur şiir, deneme ve bir başka hatıra kitabı Saray ve Ötesi'ni armağan etmiş bir devdir.
Hâlâ bir klasiktir. Çünkü, yaşadığı ve yazdığı devir -II. Abdülhamit dönemi, II. Meşrutiyet ve sonrası öyle bir dönemdir ki türlü yansımalarıyla günümüzün sosyal çalkantılarında, siyasi kavgalarında etkisini hissettirmektedir.
BUGÜNLERİ ANLAMAK İÇİN
Yıllar içinde farklı yayınevleri tarafından basılan zaman zaman (az tirajlı basıldığından olsa gerek) baskısı bulunmayan ve her nedense hep gölgelerde kalan bir hazinedir Kırk Yıl.
Halid Ziya bu hatıratında, yaşantısının ilk döneminin gözlemlerini, tanıklıklarını ve edindiği fikirlerini aktarır bize.
Okumadıysanız okuyunuz, vaktiyle okuduysanız bugünlerde yıldırım hızıyla yaşadıımız ve bize yaşatılan olayların kökenlerini anlamak adına bir kez daha okuyunuz.
Halit Ziya'nın hatıralarının okura verdiği hazza ve hayat yolunda zamanla kurduğumuz ilişkiye vurgu yapmak adına, Necati Tonga'nın sunuş yazısına kondurduğu Enis Behiç Koryürek'in inanılmaz güzellikteki dizelerini ödünç almak isterim.
Unutmadan da ekleyeyim, bu şiiri ünlü besteci Erol Sayan, bestelemiş, 70'lerin divalarından Nesrin Sipahi de yorumuyla içimize derin bir sızı bırakmıştır:
Geçsin günler, haftalar,
Aylar, mevsimler, yıllar...
Zaman sanki bir rüzgâr
Ve bir su gibi aksın...
Sen gözlerimde bir renk
Kulaklarımda bir ses
Ve içimde bir nefes
Olarak kalacaksın...
Kırk Yıl / Halit Ziya Uşaklıgil / Can Yayınları
Saçlarıyla gerçeği dalgalandıran şair
Şair Furuğ Ferruhzad, 13 Şubat 1967 tarihinde henüz 32 yaşındayken,........
© 9 Eylül Gazetesi
