“GÜLMECE”DEN, “GÜLDÜŞÜN”E…
Daha çok hüzün, daha çok ağıt, daha çok tedirginlik, gerginlik… Gün güne sorun, sıkıntı, sarsıntı bindiriyor. Yeni şafak baskınları, yeni gözaltılar, tutuklamalar, olaylarla uyanacağız, diye başlıyoruz güne! Gündem öylesine hızlı değişiyor ki, yetişebilene aşk olsun. Neredeyse şaşırmayı bile unutur duruma geldik.
Oysa güleç yüzlere, gülmeye, gönüldeşliğe, sevgi dolu bakışlara, umutlu sözlere, gülmeceye ne çok gereksinim duyuyoruz.
Eskilerin “mizah” deme alışkanlıklarını sürdürdükleri, ama “gülmece” sözcüğünün de yürürlükte, yaygınlıkta olduğu kavramı, anlatımı, söylemi bile ne çok arar olduk.
***
“Eğlendirmek, güldürmek, bir davranışa incitmeksizin takılmak ereğini güden ince alay” diye tanımlıyor sözlükler gülmeceyi.
Kaşgarlı Mahmut’un ‘Divan-ü Lügat-it Türk’ adlı yapıtında, mizaha karşılık olarak “külüt” sözcüğü kullanılmış. Bunun anlamı ise “halk arasında gülünç nesne”dir. Zamanla bu sözcük önce “gülüt”, daha sonraları da ‘gülmece’ olarak dilimizde anlam bulmuştur.
Bir yazın anlatımı olarak düşünürsek gerçeğin, durumların, olayların, kişilerin güldürücü yanlarını anlatan, ortaya koyan bir yazı türü olduğunu da kavrarız.
Gülmekten, gülüşmekten,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d