menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şırnak, Cizre, Siirt ve çocuklar

10 21
04.04.2025

Yazarlığın, hele çocuklar ve gençler için yazmanın yaşattığı keyiflerden biri de, söyleşi ve imza günleridir. Tazelenirsiniz, eleştiri ve önerilerle temize çekilirsiniz, yaşam ırmağının onlar için nerelerden beslendiğini ve aktığını birinci ağızdan öğrenir gözlersiniz. 16-21 Mart günleri arasında Şırnak, Siirt, Cizre’yi kapsayan bir geziye çıktım, beş altı okulda ve yüzlerce öğrenciyle söyleştim, kitap imzaladım. Harika insanlarla tanıştım, dostlar, yoldaşlar edindim.

Devlet Tiyatrosu yıllarımın turneleri sayesinde, ülkemizde gitmediğim yöre ve kent yoktur desem yeridir. Bu nedenle kurumuma çok şey borçluyum. Gidemediğim yerlere de yayınevim Yağmur Yayıncılık sayesinde gidiyorum nicedir. Yoksa insanın kendi koşullarıyla böylesi yolculuklara çıkması olanaksızdır.

İnsan, ülkesini tanıdıkça seviyor. “Orada bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür” şarkısını, Ahmet Kutsi Tecer’in şairliğine, Münir Ceyhan’ın besteciliğine saygısızlık olmasın ama hep biraz sorunlu bulmuşumdur. İnsan bilmediğini, görmediğini, tanımadığını, yaşamadığını nasıl benimseyip sevebilir? Bu soruyu sorabilmeleri ve sağlıklı bir yanıt bulabilmeleri için, kuşakların belleğine kazınmış bu olağanüstü yapıtı, tıpkı bize öğretildiği gibi, bizler de çocuklarımıza ve gençlerimize öğretmek zorundayız. Bu içler acısı yabancılaşma ve reddiye ikliminde, kesinlikle çok ihtiyacımız var. Oralarda bir köyün olduğunu anımsatması bile yeter. Bilmem ki okul müfredatlarında bu şarkı varlığını hala koruyor mu?

Hiç sanmıyorum! Bütünşehir Yasası denilen naneyle, 6000 dolayında köyü bir gecede “mahalle”ye çeviren, tüm insani, kültürel, ekonomik, sanatsal birikimini dinamitleyen ve bunlara dair tek söz edemeyen, kaygısını duyamayan, tek duruş gösteremeyen bir memleketin devleti, iktidarı, muhalefeti ve ahalisi için ne beyhude bir soru soruyorum, değil mi?

Memleketimizin sanat çöplüğü “Köy Romanı”, “Köy Oyunu” , “Köy Sineması” vb. adıyla ve hayatı boyunca Kadıköy ya da Ataköy’den başka köy bilmeyenler tarafından peydahlanmış saçmalıklardan geçilmez. İddia ediyorum ki, bu herzelerin faillerinin biri bile Fakir Baykurt, Necati Cumalı, Mahmut Makal, Fikret Otyam, Namık İsmail, Abidin Dino, Ruhi Su, Muzaffer Sarısözen, Nida Tüfekçi, Ali Ekber........

© 9 Eylül Gazetesi