Bir Dönemin Kalplerde Çınlayan İçli Sesiydi MUAZZEZ ABACI
Yazar Sami Özçelik yazmış. Muazzez Abacı’nın ardından yazılan en iyi yazı bana göre;” Çapsız, alt kültür, sonradan görme bir kitlenin ortalığı kaplamadığı, naif, kaliteli, huzurlu zamanlardı. Yaz bahçelerinin mütevazi akşamlarında, küçük pansiyonların asmalı restoranlarında, radyoların bütün gün açıldığı öğle sıcaklarında bizimleydi.
‘Vurgun’ Abacı’nın güçlü sesiyle hayat bulan en sevdiğim eseriydi.
Bağdat Caddesi’nde gazeteci bir büyüğümün aileden miras kalan evinde apartman komşusuydu Abacı. Cemal Safi de aynı mahallenin sakiniymiş bir zamanlar. Şairin sanatçıya duyduğu kara sevdayı anlatırdı.
Aşkların şiir gibi yaşandığı o naif zamanların, naftalin kokan günleri.
Düşünsenize;bir adam size çok aşık ama siz başka bir adamın evdeşi. O adam ki ‘Hasan Heybetli!’
Evlerin ışıkları birbir sönmüş, el ayak çekilince pencerenizin önünde oturmuş bir adam başlıyor yazmaya : ‘Ne kadar zulmetsen ah etmem sana, her iki cihanda gül kana kana . Seninle cehennem ödüldür bana . Sen gittin gideli vurgun sayılır!’
Çay bardağındaki rakısının buğusuna eşlik eden babacığımın bülbül sesli Muazzez’i. Çakırkeyif olunca anneme seslenişi kulağımda:
‘Hanımcığım Abacı’nın plağını çal da soframız........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein