menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

'Çevre' ile yatıp 'Çevre' ile kalkmak!

15 0
19.01.2025

BERGAMA’DAN SİYANÜR GÜNLÜKLERİ-10

Bu gidişle “Çevre” ile yatıp “Çevre” ile kalkacak insanlık!

Çevre sorunlarının Türkiye’nin de başına çok işler açacağı görünüyor ve açıyor.

Dünya’da olduğu gibi.

Oluşan “çevre felaketlerine”, çevre bilimciler artık “ekolojik kırım” da diyor.

Sözlükler: “Ekoloji”yi, “canlıların hem kendi aralarındaki hem de çevreleriyle olan ilişkilerini tek tek veya birlikte inceleyen bilim dalı”, “kırım”ı “savunmasız insanların veya tutsakların toplu olarak öldürülmesi; katliam” olarak tanımlıyor.

Yani “çevre ve insan katliamı”.

Bu bağlamda, “Vahşi Kapitalizm” ve onun kolay ve çok para kazanma eylemi, Dünya’mızı hızla yaşanacak gezegen olmaktan çıkarıyor!

Taş ocakları, siyanürlü altın madenleri, termik santrallar için düşük kalorili kömür madenleri, atom santrallerinin getirdiği riskler, HES’ler, GES’ler, gerekli gereksiz barajlar, su bentleri, kirletilen nehirler ve denizler, eriyen buzullar, seller, kuraklık ...

Tabii ki bu durumun toplumlar ve Devletler tarafından fark edilmemesi mümkün değildi!

Bu yönde ülkemizde, Devlet yönetiminde kamu örgütlenmesine, kurumsal yapılanmaya gidildi.

Türkiye'de “Çevre” ile ilgili çalışmaları yürütmek üzere 08.06.1983 tarihinde Başbakanlığa bağlı bir kurum olarak “Çevre Genel Müdürlüğü” kuruldu.

Ardından da yasa yapıcıları, 11.08.1983’da 2872 sayılı “Çevre Kanunu”nu çıkardı. Yasa 9 Eylül 1983 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

12 Eylül faşist darbesinde sonra yapılan seçimleri kazanan Turgut Özal 13.12.1983’de Başbakan oldu. Cemal Büyükbaş, Sudi Türel, Fahrettin Kurt da sırayla Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları.

Özal’ın Cumhurbaşkanı olması üzerine Yıldırım Akbulut, 9 Kasım 1989-23 Haziran1991 tarihleri arasında Başbakanlık yaptı. Togay Gemalmaz, Muzaffer Arıcı onun Hükümetinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlarıydı.

Bergama ve Türkiye’de bir çevre sorunu olarak “Siyanürlü Altın Madenciliği” konuşulmaya başladığında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt idi (21.12.1987-30.04.1991). Bergama’da sıradan insanlar, başlarına gelebilecek felakete karşı harıl harıl bilgi edinmeye uğraşırken Bakan Fahrettin Kurt; altın elde etmek için “siyanür” yerine “arseniğin” kullanılacağını sanıyordu.

Aslında “arsenik” “fare zehriydi” ve en az “siyanür” kadar tehlikeliydi.

İşi bilmiyordu yani Bakan!

Oysa bölge insanları hayatlarının tehlikede olduğu endişesiyle homurdanıyor, endişelerinin haklı olduğunu anlatmak için konuyu öğrenmeye uğraşıyordu.

Bu dönem Bergama’da Siyanürcü Altıncıların da atağa kalktığı yıllardı.

Altın: Nelere kadirdi!

Eurogold adlı Alman-Fransız- Avustralya görünümlü ABD şirketi, ise PR’cı, TV’ci, yanlarına çektikleri akademisyenler, maden işverenleri gibi namlı kamuoyu oluşturucularla beraber hem Devleti hem de bölge ve ülke insanlarını ikna etmeye çalışıyordu.

Bakanlığın ise bu tür işletmenin çevreye verebileceği zararlardan bihaber olduğu anlaşılıyordu.

***

Toplumsal sorunlar içinde debelenen ülke Özal’lı, Akbulut’lu Anavatan Partisi (ANAP) yönetiminden bıkmış yeni arayışlar içindeydi. Genel Seçim havasına girilmişti.

Kaybedeceği anlaşılan ANAP Hükümeti giderayak, 8 Ağustos 1991’de Çevre Bakanlığını kurdu.

O zamana kadar “Çevre” olaylarından sorumlu, Başbakanlığa bağlı Çevre Genel Müdürlüğü de Çevre Bakanlığına bağlandı.

22 Ağustos 1991 tarihinde ANAP’lı Ali Talip Özdemir Çevre Bakanı oldu.

Bergama’da işletilmek istenen “Siyanürlü Altın Madeni” olayı iyice ülke gündemine giriyordu.

Zaten “Çevre” olaylarına duyarlılık tüm Dünya’da olduğu gibi Türkiye’ye de yansımaya başlamıştı.

“Çevre sorunlarını” tartışmak, “Çevre korumacı” olmak........

© 12punto