KURALSIZLIĞIN KURALI
Netenyahu Trump’a koşuyor, Erdoğan Trump’a gidiyor. İsrail de, Türkiye’de Trump’tan bir iyi görüntü, hatta öğüt(!) alma peşinde. Her nasılsa, her iki ülke de, hatta belki de birçok diğer ülkeler de aynı yolun yolcusudur.
İlk bakışta olağan gelen yukarıdaki ifadeler aslında yeni dünya düzeninin tam bir patolojisinden başka bir şey değildir. Nasıl olmasın ki, bir yanda bağımsız devletler var, diğer yanda ise uluslararası meselelerin çözümünde söz sahibi olduğu düşünülen, zira bu amaçla kurulan ve güçlü olduğu sanılan bir Birleşmiş Milletler var.
Bu iki durumu bir arada değerlendirdiğimizde çok garip bir durum ortaya çıkmıyor mu? Şöyle ki, Birleşmiş Milletler duruyorken, nasıl oluyor da İsrail ile Filistin arasındaki ihtilafın çözümünde ABD gündeme taşınabiliyor, hatta bu yoldan çözüm üretilmeye çalışılıyor. Aynı şekilde, Türkiye’nin iç meseleleri de nasıl oluyor ABD’nin müzahareti yoluyla çözülmeye çalışılıyor?
Bütün bu meselelerde hiçbir yanlışlık yok, çünkü artık dünyaya hakim olan yeni kural tedricen yürürlüğe koyulmaktadır. Dünyaya şimdilik kısmen hakim olan ileride daha da güçlü olarak hakimiyetini kuracak olan yeni kural “güç hakimiyeti”dir. Kuralsızlık olarak algıladığımız ulusal ve uluslararası düzeydeki uygulama aslında gücün hakim olduğu kuraldır.
Güç kuralı, yani güçlünün........© 12punto
