Ekonomi ve Siyaset manzaraları
Merkez Bankası Başkanı geçen haftaki toplantısında salt dönem sonu enflasyon beklentisini % 21’den % 24’e yükseltmekle yetinmedi, aynı zamanda enflasyonun sebepleri hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. Mehmet Şimşek ve hükümet erkânı ile aynı görüşü yansıtan Merkez Bankası başkanı, devamlı talebi kısmak amacıyla parasal sıkılaştırma üzerinde durdu. O zaman Merkez Bankası Başkanına sormalı: “Peki, Sayın Başkan, eğer sorun talep yönünden kaynaklanıyorsa, şimdiye dek hemen hemen her alanda talep öylesine baskılandı ki, insanlar, özellikle de gelecek neslin sosyal sermayesi yok edilecek kadar açlığa ve yoksulluğa sürüklendi, fakat enflasyon bir türlü güven verecek şekilde durmuyor, nedir bunun sebebi?”
Meselenin özünde düşünce yanlışlığının yattığı kanaatindeyim. Enflasyon tabii ki, talepten de etkilenir, ancak Türkiye’nin müzmin enflasyonunun temel sebebi dış kaynaklı hammaddeye dayalı geri sanayi yapılanmasıdır. Şöyle ki, 1961 Anayasası ile uygulamaya koyulan korumacı ve ithal ikameci kalkınma programı mutlak kapalılıkla uygulandığı için gerekli teknolojik atılım yapılamamış olduğundan, 1980 yılına geldiğimizde Özal yönetimi “sıcak para operasyonu” na yönelmek zorunda kalmıştır. Bu basit tarihsel olgu dahi bugünün temel sorununu anlamamıza yetmektedir.
Örneğin, Devletçilik dönemine baktığımızda, onlarca fabrika açılarak tarihin en güçlü kalkınma hamlesi yapılmış olduğu halde, nasıl oldu da bu denli yüksek ve süreğen enflasyon sarmalı yaşanmadı, diye düşündüğümüzde, 1929 kapitalist krizin dünya hammadde fiyatlarının gerilettiği ve girdi maliyetlerinin düşük olduğu bulgusuna ulaşırız. Ne var ki, her dönemde böylesi uygun girdi maliyetleri ile karşılaşmak olası değildir.
Aslında mesele sanayi........© 12punto
![](https://cgsyufnvda.cloudimg.io/https://qoshe.com/img/icon/go.png)