menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Saçma gündemlerden konuşamadıklarımız ve… Teğmenleri ihraç eden TSK’nın kurmay aklı Trump için ne düşünüyor?

13 4
02.02.2025

Ekonomide, hukukta, toplumsal yapıda çoklu kurumsal çürüme ve çöküş yaşıyoruz. Türkiye’nin ekonomideki verilerine, demokrasisine, hukukuna, yönetim biçimine, sağlık sistemine, eğitim sistemine, emeklilik sistemine, iç güvenlikten dış güvenliğe kadar hangi alana bakarsak bakalım, uçurumdan aşağı yuvarlanmakta olduğumuzu düşünüyorum.

Yetmiyor, olaylara bir de aynı anda dünyada neler olup bitiyor diye baktığımda, uçurumdan aşağı düşmek deyimi bile yetersiz kalıyor. Yirmi Birinci Yüzyılın ilk çeyreği bitiyor. 25 yıl geride kaldı. Ancak Türkiye 21’inci Yüzyıla giremedi. Bırakın Yirmi Birinci Yüzyıla girmeyi, takvimler Yirmi Birinci Yüzyılı gösterirken, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerinden uzaklaştıkça, Çağdaş Uygarlık Düzeyini (Muasır Medeniyet Seviyesi) yakalamak ve aşmak bir yana, her alanda Ortaçağ karanlığına doğru yuvarlanıyoruz. Bilim ve hukuk tamamen terk edildi. Nüfusun neredeyse yüzde 80’i yoksulluk sınırının, yüzde 40’ı açlık sınırının altında yaşıyor. Sefalet kol geziyor.

Türkiye’nin gündemi tenis maçının temposundan daha hızlı değişiyor. Her gün suni gündemlerle, insan haklarına doğrudan saldıran hukuksuzluklarla, gözaltı ve tutuklamalarla “Gündem Manyağı” olduk. İnsanlarda huzur ve geleceğe yönelik bir umut ışığı kalmadı.

Kartalkaya’da 78 insanın yanarak ya da dumandan zehirlenerek can verdiği ihmal dizisinde sorumluluğu olan Turizm Bakanını tartışamıyoruz, sorumlulardan hesap soramıyoruz. Normal şartlarda hala hesap sorulamadığı için gündemde kalması gereken “SGK dolandırıcısı Bebek Katilleri Özel Hastane Çetesini” konuşamıyoruz. Tren faciaları, maden kazaları unutuldu bile…

Sefaleti, gelir dağılımındaki adaletsizliği, yüksek enflasyonu, çarşı pazardaki yangını, bir adet marulun 50-55 liraya, bir demet maydanozun 15 liraya fırladığını, perişan edilen çiftçiyi, asgari ücret ve emekli aylıklarında enflasyonun altındaki artışları, her gün başka bir yerden patlak veren yolsuzluk haberlerini konuşamıyoruz.

Sağlıklı nüfus, bir ülkenin bekası ile ilgilidir. Yediğimiz içtiğimiz gıdalardaki zehirleri, hastanelerde 6 ay sonraya, 9 ay sonraya verilen randevuları, piyasaya terk edilen sağlık sisteminin insanları tedavi etmediğini, sistemin Şehir Hastanesi işleten yandaşlar ile özel hastaneleri zengin ettiğini konuşamıyoruz.

Eğitim sistemi, bir ülkenin bekası ile ilgilidir. Çocukların okula aç gittiğini, okullarda ellerini yıkayacak sabun bulamadığını, salgın hastalık tehditlerini, hayatı öğrenmek yerine saçma sapan hurafelerle beyinlerinin yıkandığını, bir çocuğun iyi eğitim alabilmesi için yıllık bir – iki milyon liraya varan bütçe gerektiğini, bunun da sadece nüfusun yüzde 10’luk kesimi tarafından karşılanabileceğini konuşamıyoruz.

Ödediğimiz vergilere rağmen, devletten eğitim, sağlık hizmeti alamadığımızı, bu kadar vergiye rağmen köprü ve otoyollara fahiş paralar ödediğimizi, iktidarın saltanat ve şatafat harcamalarını, yaygınlaşan kuralsızlık nedeniyle kentlerde asayiş hizmetlerinin yetersizliğini sorgulayamıyoruz.

Laik ve üniter Türkiye Cumhuriyetinin bekası için güçlü moralli ve kendisini bu ülkenin kuruluş değerlerine, vatanına ve milletine adamış........

© 12punto