menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

1 Kasım, aydınlanma devrimleri ve karşı devrim

12 6
02.11.2025

29 Ekim’de Cumhuriyetimizin 102’inci yıldönümünü kutladık. Geçtiğimiz Pazar günü, Cumhuriyetin ekonomi politiğini ve bugün geldiğimiz yeri yazmıştık. Dün de 1 Kasım’da Aydınlanma Devrimlerinin iki önemli adımını buruk bir şekilde kutladık.

Saltanatın kaldırılması…

Latin alfabesine geçiş…

Yüzyıllardır saltanatın baskısı altında ve son dönemlerinde de emperyalizmin sömürüsü ve işgali altında olan yoksul köylüler ülkesinde Cumhuriyeti kurmak kolay bir iş değildir. Kuruluş öncesi, yokluklar içinde üç değişik silahlı güçle mücadele edildi. Bir taraftan işgalci emperyalist ülkeler, bir taraftan Saltanatın Hilafet Ordusu, diğer taraftan da Batıdan Doğuya kadar TBMM’ye karşı girişilen 12 silahlı ayaklanma…

Eğitimsiz bırakılmış, ilkel tarım yapan, sanayi devrimini ıskalayan, yatırım yapmayı bilmeyen yoksul köylüler ülkesinde Cumhuriyeti ilan etmek belki bir günlük iş gibi görülebilir ama Cumhuriyeti kurmak pek kolay iş değildir. Cumhuriyet, sürekliliği olan Aydınlanma Devrimlerini gerektirir.

1 Kasım, Cumhuriyet tarihimiz ve Aydınlanma Devrimlerimiz için önemli bir milattır. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtuluşundan sonra, 11 Ekim 1922’de Mudanya Mütarekesi ile milli mücadelenin sıcak savaş dönemi sona erdi, diplomatik süreç başladı. 20 Kasım 1922’de, Lozan görüşmeleri başlamadan önce, İngiltere ve diğer ülkeler TBMM Ankara Hükümetinin yanı sıra Padişahın temsilcisi İstanbul Hükümetini de Lozan’a davet etmeyi planlıyorlardı. İşte bu hamleye karşı hamle olarak 1 Kasım 1922’de TBMM tarafından çıkarılan bir kanunla saltanat kaldırıldı. Türk ulusunun tek temsilcisinin TBMM Ankara hükümeti olduğu ilan edildi ve Lozan’dan önce emperyalist ülkelere kabul ettirildi.

Cumhuriyet, süreklilik isteyen demokratik bir devrim sürecidir dedik. Maalesef bu sürekliliği özellikle 1945’ten sonra sağlayamadık. Bugün emperyalizmin güdümündeki karşı devrim hala Saltanatı getirmek için çaba gösteriyor. Belki de saltanat geri geldi ama ısıtılan sudaki kurbağa misali, henüz biz anlayamadık. Yapılan anayasa değişiklikleri ile yaşadığımız tek adam rejiminin saltanat idaresinden pek bir farkı kalmadı. Sadece iktidar, doğrudan babadan oğula geçmiyor. Değerli bilim insanı Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu’nun tanımlamasıyla Türkiye’deki rejimin adı, "Patriyonal sultanizm.”

Yapay........

© 12punto