Aslanı kediye boğduran zehir: Nepotizm
Bağışıklık Sistemi Bozuk Bir Toplumda, Yaranın Nedeni Enflamasyon Değil Ayrımcılıktır.
Toplumsal bir kan tahlili üzerinden “bendensin" hastalığı...
Kimi yaralar geç iyileşir. Bazılarında ise, yaranın kabuğu tutmadan önce çevresinde birikmiş hücrelerin birbirine olan 'yakınlığı' dikkat çeker. Bu yakınlık, bazen iyileşmeyi hızlandırır. Ama bazen de… bağışıklık sisteminin bizzat kendisi hatalı bir karar verir: Yalancı olanı değil, “sağlıklı” olanı hedef alır. İşte o zaman, yara enfekte olmasa bile sistemde sitokin fırtınaları eser. Mikrobiyolog şaşkın, teknisyen pişkin, doğru teşhisi koyacak olan mağdur aslanı ise kediye kurban eden sistem. Çarpıtılmış yalanlar ise kaşarlı tost kadar içi boş olsa da karın doyuran üç kuruşluk menfaatçilik olunca beyin göçü sahicinin olduğu topraklara gidiyor. Çünkü bilimin özünde hakikati aramak varken, yalancı menfaatlere yer olmaz, olmamalı.
Tıp dilinde yalancı bağışıklık yanıtına “otoimmün yanıt” deriz. Yani beden, kendi sqğlıklı hücresini düşman sanır. Emektar ve kalifiye olana aslansın der ve “duygusallaşarak” sarılır ama sistemin kanserli hücresini çürük elmasını “kendinden” ilan eder. Aslında kötü niyetli değildir bağışıklık sistemi, sadece manipüle olduğunu farketmeyecek kadar kendi çevresine aşırı güvenmiştir.
Bu yazı bir sağlık yazısı mı, bir toplumsal teşhis mi bilmiyorum. Ama bu satırlar, hücrenin hücreye olan kayırmasından doğan bir sistem hastalığının şifa arayışıdır.
Bazı insanlara damar yolu açmak zordur. Görünür damarları olmayanların, damarına girmek zaman alır. Ama bazı damarlar var ki, görünmez ama hep açık. Onlara “arka kapı” damarlar diyelim. Torpilli geçişler. İçeriden içerilere uzanan, görünmeyen bir dolaşım sistemi. El bilekleriyle ve emekleriyle değil, diz kırmalarıyla ve gozyaşıyla işler. Kimi doktorlar damar bulamaz, kimileri “damardan adamını” bulur.
İşte nepotizm, kan bağıyla değil,........
© 12punto
