menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye'nin yapay zeka gerçeği: TÜİK verileri dijital dönüşümdeki derin uçurumu gösteriyor

16 1
21.11.2025

Türkiye, dijital dönüşüm tarihinde kritik bir eşiğe ulaştı. TÜİK’in 1 Ekim 2025’te yayımladığı ve kurum tarihinde bir ilk olan “Yapay Zekâ İstatistikleri, 2025” raporu, hem işletmelerin hem bireylerin yapay zekâ ile kurduğu ilişkiyi resmî verilerle ortaya koyarak ülkenin dijital kapasitesine dair kapsamlı ve çarpıcı bir tablo sunuyor. Girişimlerde ve hanehalkında bilişim teknolojileri kullanımını temel alan bu çalışma, Türkiye’de yapay zekâ farkındalığının son yıllarda hızla arttığını gösterirken; büyük işletmeler ile KOBİ’ler, gençler ile yaşlılar ve eğitimli kesim ile dezavantajlı gruplar arasındaki dijital uçurumun belirginleştiğine de işaret ediyor. Rapor, teknolojik ilerlemenin umut veren ivmesini ortaya koymakla kalmıyor; uzmanlık eksikliği, maliyet baskıları ve toplumsal eşitsizlikler gibi yapısal engeller nedeniyle Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecinde karşı karşıya olduğu kritik meydan okumaları da gözler önüne seriyor.

TÜİK verilerine göre, 2021’de yalnızca %2,7 olan yapay zekâ kullanan girişim oranı 2025’te %7,5’e yükseldi. Dört yılda yaşanan bu artış, teknolojik farkındalığın hızla yaygınlaştığını gösterse de Türkiye hâlâ küresel ortalamanın gerisinde. Avrupa Birliği’nde işletmelerin yaklaşık ’ü, ABD’de ise @’ı yapay zekâyı aktif biçimde kullanıyor.

Aşağıdaki grafikte de görüldüğü üzere; veriler, işletme büyüklüğü arttıkça yapay zekâ kullanımının da belirgin biçimde yükseldiğini ortaya koyuyor. 10–49 çalışanı bulunan küçük işletmelerde oran %6,6 iken, 50–249 çalışanlı orta ölçekli işletmelerde %9,6’ya, 250 ve üzeri çalışanı olan büyük girişimlerde ise $,1’e kadar çıkıyor. Bu tablo, dijital dönüşümün büyük sermaye lehine yoğunlaştığını ve KOBİ’lerin dönüşüm sürecine yeterince entegre olamadığını gösteriyor.

Kısacası, Türkiye’de yapay zekâ yatırımları bir fırsattan çok, sermaye gücüyle şekillenen bir ayrıcalığa dönüşüyor. Bu durum, dijital dönüşümün en kırılgan noktası olan dijital eşitsizliği daha da derinleştiriyor.

TÜİK’in sektör bazlı analizleri, Türkiye ekonomisindeki dijitalleşme uçurumunu çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. . Aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere; 2025 itibarıyla yapay zekâyı en yoğun kullanan sektör, G,1 ile bilgi ve iletişim faaliyetleri oldu. Bu alanı !,1 ile finans ve sigorta, ,2 ile bilgisayarların ve iletişim araç ve gereçlerinin onarımı takip etti.

Buna karşılık, dijital dönüşümün daha sınırlı seyrettiği sektörlerde oranlar belirgin biçimde düşüyor. Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetlerde kullanım ,5’te kalırken; enerji ve su temini ile kanalizasyon hizmetlerinde %8,7, idari ve destek hizmetlerinde %8,5’e geriliyor. İmalat ve perakende-toptan ticaret sektörlerinde oran %7’de seyrederken, gayrimenkul faaliyetlerinde %6,5, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde %6,1, ulaştırma ve depolamada %5, inşaatta ise yalnızca %3,9 düzeyine iniyor.

Bu tablo, yapay zekânın özellikle dijital temelli sektörlerde hızla yaygınlaştığını, ancak üretim, hizmet ve ticaret gibi geleneksel sektörlerde hâlâ düşük seviyede kaldığını gösteriyor. Başka bir ifadeyle, Türkiye’de dijital dönüşüm eş zamanlı ve dengeli ilerlemiyor; yüksek teknoloji yoğun sektörler modernleşirken reel sektörün önemli bir kısmı bu dönüşümün dışında kalıyor.

Bu durum, “Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi”nin bütüncül dönüşüm hedefiyle de çelişiyor. Yapay zekânın ağırlıklı olarak bilgi teknolojileri ekseninde kalması, Türkiye’nin üretim gücü ile dijital yenilik arasındaki mevcut uçurumu daha da derinleştirme riski taşıyor.

2025 verileri, yapay zekâ kullanan girişimlerin önceliklerini net biçimde ortaya koyuyor. İşletmelerin F,5’i bu teknolojiyi pazarlama ve satış faaliyetlerinde kullanıyor. Bu durum, yapay zekânın Türkiye’de ağırlıklı olarak müşteri ilişkilerini geliştirme ve gelir arttırma amacıyla benimsendiğini gösteriyor. Pazarlama odaklı bu yaklaşımı sırasıyla üretim veya hizmet süreçleri (A,1), Ar-Ge ve yenilik faaliyetleri (A) ile işletme ve yönetim organizasyonu (@) takip ediyor.

Yapay zekânın muhasebe, kontrol ve finans yönetiminde kullanımı 3,7 seviyesindeyken; bilgi güvenliği alanındaki kullanım ",6, lojistik faaliyetlerindeki kullanım ise ,6’da kalıyor. Bu dağılım, işletmelerin yapay zekâyı daha çok kısa vadeli ticari kazanımlar için değerlendirdiğini, teknolojiyi verimlilik artırıcı veya yenilikçi bir üretim aracı olarak yeterince konumlandıramadığını gösteriyor.

Özellikle üretim, kalite kontrol ve tedarik zinciri yönetimi gibi rekabet gücünü........

© 12punto