Zulmün sınandığı yer: Galata Köprüsü
Kelimeler gerçekliği yansıtsaydı davranışlara, onların yaşamdaki karşılıklarına yani eylemlere bakıyor olmazdık. Oysa bakıyoruz, çünkü biliyoruz ki, dünyanın en suçlu insanları bile kendilerini aklamak için en masum sözleri kullanabilir. Dahası kanlı diktatörler kötülüklerini yok etmek için, süslü kelimeler seçer, zehiri altın kapta sunarlar.
Sunuma, gösteriye, propagandaya kanmamak için her durumda yaşama, yaşatılanlara bakmak gerek o zaman. Bakalım o vakit, hakikat tam olarak burada ses verir çünkü. O seslerden birini geçtiğimiz günlerde bağımsız milletvekili Salih Uzun çağırdı. Şöyle ki, Uzun, sosyal medya hesabından Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’a çağrı yaptı ve “Bir eylemde memurlar, emekçiler için yapın, Galata köprüsünü bir de emekçiler için kapatın” dedi. Oldukça yerinde bir çağrıydı bu. Nitekim Ali Yalçın Memur Sen’in Genel başkanıydı, hükümetle görüşmeleri yetkili konfederasyon başkanı olarak o yapıyordu. Özetle doğrudan sorumlu bir konumdaydı, sorumluluk, mesuliyet gerektirirdi; ancak sorumsuz olanlar mesuliyet üstlenmezdi. Ali Yalçın bu saate kadar o çağrıya bir yanıt vermedi, yani mensubiyetinin gereğini yapmadı. O vakit ya olan biteni normal görüyordu, ya da sorumsuz bir yetkili olarak görevine devam etmek istiyordu. “Sorumluluk almayan yetkili mi olur” dediğinizi duyar gibiyim, olmaz tabi. Üstelik o kişiler sözüm ona “dini hassasiyetleri” umursadığını söylüyor, varlık zeminini bunun üzerine inşa ediyorsa.
Aslında bu durum Ali Yalçın’a da özgü değil. Maalesef egemen din yorumu ve onun çeperindeki siyasi yapılar, tarikat ve cemaatler, sivil toplum örgütleri, sözünü ettiğimiz “sorumluluk” zemininden uzak duruyor, dini misyon taşıdıklarını........