Kadın cinayetleri ve toplumsal yapı
“Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu”na göre Türkiye’de geçen yıl 394 kadın öldürülmüş. Cinayet mahallinde bulunan 166 kişi maalesef kadınların kocalarıymış. Oldukça korkutucu bir veri bu: Katilinizle birlikte yaşamak.
Rakamlara göre her gün bir kadın öldürülüyor bu topraklarda, şiddete maruz kalıyor. Öte yandan dünyadaki durum da pek iç açıcı değil. Kadına yönelik baskının, şiddetin ve hatta cinayetlerin arkasına yatan yapısal sebepler var mı peki? Yazının kaleme alınma nedeni de esasta bu sorunun varlığı. Bakalım bu hususta karşımıza neler çıkacak?
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımla konuşurken, konu kadın cinayetlerine geldi. Arkadaşım, erkeklerin bu konudaki duyarsızlığından, sessizliğinden haklı olarak yakındı. “Erkekler de kadınlar kadar seslerini yükseltseler o zaman cinayetleri daha anlamlı ve umut verici bir zeminde konuşabiliriz” mealinde sözler söyledi. Bir konuya dahil olma halimiz ve özne olarak o konuyla kurduğumuz ilişki biçimi önemli, ses verdiğiniz zemin en az sesin kendisi kadar anlamlı olabiliyor çünkü. Umarım bu konudaki sesler de günden güne büyüyerek toplumsal bir yarayı iyileştiremeye yönelik bir noktaya ulaşır.
Yukarıda kadın cinayetlerinin arkasında yatan toplumsal sebepleri sorgulamaya çalışacağımız ifade etmiştik.
Başlayalım o halde.
OECD 2019 verilerine göre dünyada kadına şiddetin en yüksek olduğu ülke yüzde 85 ile Pakistan. Bu sıralamayı yüzde 78 ile Senagal ve devamında yüzde 67 Yemen ve yüzde 61 ile Afganistan izliyor. Bu ülkelerin ortak özellikleri ve sahip olduğu yapısal kabuller kadın cinayetleri hakkında bir fikir verebilir mi, düşünmek gerek. Muhakkak her bir ülke kendi içinde ayrıca ele alınmalı fakat bu topraklarla ilgili gördüğümüz ilk benzer........
© 12punto
