Paradigma değişti: Yeni şeyler söylemek gerek!
Anaakım medya ve akademinin anaakım yaklaşımları itibar kaybetti. Yazılarımı yayımlayan 12puntohaber, pek çok ''büyük'' medya kuruluşuna fark atıyor.
''Duayen'' akademisyenler gerçeklerden neredeyse hepten koptu. İktidarıyla muhalefetiyle koca koca insanlar Rasim Ozan Kütahyalı ne diyecek diye bekliyor. Öte tarafta, akademinin dolambaçlı yollarında rüştünü ispat etmiş fakat bu yolların eskidiğini baştan kabul eden Emrah Safa Gürkan youtube üzerinden adeta alternatif bir okul kurmuş durumda. Örnekler çoğaltılabilir.
Zamanında Sedat Peker söylemişti: ''Bir tripoda yenileceksiniz''. Akıbeti ne oldu, bilemiyorum. Fakat bir süredir VeryansınTV'den Erdem Atay benzer bir tecrübeyi yaşatıyor pek çoklarına. Erdem Atay'ın stüdyosunu hakir gören siyasetçiler, onun yayınlarına doğru düzgün yanıt veremiyor.
Anaakımın yüzü eskimiş kimi isimleri de youtube'da hayli etkin. Örneğin, Fatih Altaylı, Serdar Akinan ve Enver Aysever. Kendi adıma hepsini izliyor, pek çok şey öğreniyorum.
Bu uzun girizgahı niye yaptım? Elbette kendime dayanak oluşturmak için. Farkında mısınız? Bu isimler, tekinsiz yollarla da olsa ''anaakım''ın laf kalabalığıyla gizlenmiş yüzeyselliğini delip geçiyor. Elbette her birinin farklı ajandası vardır. Fakat bize çekici gelen şey şu: Yeni döneme dair eski usulün ötesinde bir anlatım sunuyorlar.
Yaşadığımız günler herhalde ''eski''nin sandığımızdan daha çok eskidiğini bize gösterdi. Küresel, bölgesel ve ülkesel ölçekte siyaset artık bildiğimiz gibi değil. Bir süredir bu kopuşu yazıyorum. Tüm bu yazdıklarımda kimi zaman üstü kapalı kimi zamansa farklı bağlamlarda ifade ettiklerimi güncel gelişmeler ışığında özetleyip dayanaklarımı (eskiden yazdıklarımı) aşağıya ekleyeceğim. Böylece okumaya üşenenleri kurtaracağım.
Paradigma değişti!
1) Siyaset ile ahlakı karşı karşıya getirmek beyhude. Ahlaktan siyaset devşirmek anlamsız. Siyaset tam anlamıyla güç ilişkisinin bir tezahürü. Ahlaksa insanlar ahlakı kabul ettiği oranda bir güç unsuru haline dönüşüyor. Siyaset tam anlamıyla ahlaksızdır artık. Daha doğrusu ahlak dışıdır. Ne iyidir, ne kötüdür. İyinin ve kötünün ötesindedir.
2) Öte yandan, ahlakı önemseyen geniş kesimler de yok değil. Özellikle de muhalif kesimlerde. Demek ki kendi yolunuzda ahlaksızlığa tahammül etmeyeceksiniz.
3) Uluslararası hukuk ve uluslararası kurumlar itibar kaybetti. Hatta tüm bunların içi boşaldı. Hukuk ülke bazında bile güç ilişkilerince belirlenir hale geldi.
4) Küresel, bölgesel ve ulusal ölçekte ortak referans sistemimizi kaybettik. Ortaklık zemini artık çok daha bulanık. Ne ortak bir kültürel kanon var ne ortak bir doğrular sistemi. Ortaklığı kültürel, tarihi kodlarda aramak yerine, ortak kaygılarda, ortak duygularda ve ortak özlemlerde aramak lazım. Çok daha yalın, çok daha net sorun ve olguları merkeze almak lazım. ''Ortak tarih'', ''ortak kültür'' sanılan ne varsa geçmişteki bir gerçekliğe değil, bugün herkesin gücü oranında şekillendirdiği bir anlatıya devşiriliyor.
(İnsanlar sahip olduğu düşüncelere uzun bir muhakeme süreci sonucunda ulaştığını sanırken çoğu zaman belirli koşulların tetiklediği duygular ve çıkarlar sonucu ulaşırlar bu düşüncelere. Sonradan bu düşüncelerini rasyonelleştirirler. Diğer bir deyişle, gerisin geriye gerekçelendirirler. Sonra da bu gerekçelendirmeyi önceden yaptıkları sanısıyla düşüncelerini temellendirdiklerini sanırlar. Oysa tüm bu süreçte duygular ve bilişsel yanlılıklar (cognitive biases) etkindir.)
5) Siyasetin aracı, temsilci kurumları itibar kaybetti. En son protestolarda........
© 12punto
