Uykumu kaçıran gençlerle ortak neler yapılır?
Çalışma hayatında, özellikle kurumsalda ve kırklı yaşlardan sonra, “denge” kelimesi insanın hayatında çok daha fazla yer kaplamaya başlıyor. Bir noktada durup kendimize şu soruyu soruyoruz: “Ben ne yapıyorum?”
Bu soru genelde iş hayatıyla ilgili başka sorunları da beraberinde getiriyor. Anlam, amaç, tatmin… Ama işin zor kısmı şu: Nereden ve nasıl başlayacağımızı bilmiyoruz. Ve bilmeyince ne yapıyoruz? Bildiğimiz ama sevmediğimiz hayata devam ediyoruz.
Genç girişimcilerle yaptığım sohbetlerden şunu net görüyorum: Bu sorgulama onlarda otuzlu yaşların başında başlıyor. Üstelik başarısız olmuş girişimcilerden bahsetmiyorum. Yatırım almış, tanınan, piyasada kredisi olan kuruculardan söz ediyorum. İş kurmuş iyi gidiyor, yatırım almış ama elleri kaşınmaya başlamış. Yıllardır yönettiği güzelim işi ortağına devrederek kafasında yeni işler pişirmeye başlamış bile. Denge, amaç ve anlamlı bir hayat arayışında bizden en az 10-15 yıl öndeler. Ve burada asıl soruya geliyoruz: Farklı kuşaklar birlikte gerçekten ne yapabilir?
İşin zor tarafı şu: Evdeki gençlerle yani çocuklarımızla bile sağlıklı bir ilişki kurmakta zorlanıyoruz. Hal böyle olunca gençler bizi biraz korkutuyor. Anne babalar olarak kendimizi mükemmel görmesek bile, dışarıya “kusursuz” bir hayat yansıtmaya çalışıyoruz. Ve çocuklarımızın da bizim yürüdüğümüz yollardan gitmesini istiyoruz. En korktuğumuz şey çocuklarımızın bizi beğenmemesi. Daha korkutucu olanı bizi takip etmemesi ve dinlememesi. Çünkü en iyi bildiğimiz yol bu. İyi üniversite, iyi bölüm, garanti meslek… Ama kabul edelim: Bu ezber artık çalışmıyor.
Bugünün 20’li yaşlarındaki gençleri;
-Sosyal girişimler kuruyor,
-Topluluklar yönetiyor,
-Fellowship programları için yarışıyor,
-Farklı ülkelerde deneyim kazanıyor,
-Stajdan staja, işten işe geçiyor,
-Para kazanıyor, deniyor, vazgeçiyor, yeniden başlıyor.
25 yaşında tanıştığım bir genç........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Tarik Cyril Amar