menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’nin Marangozluk Ruhu: Abdülhamid’ten Cem Boyner’e ve Yetiş Ünlü’ye

14 1
latest

Marangozluk, modern dünyanın hiçbir dönüşümünün silemediği ender mesleklerden biri.

Makineleşme ona rakip olamaz, dijitalleşme gölgesini düşüremez, zaman onu eskitemez.

Çünkü marangoz yalnızca işlevsel bir eşya üretmez; ahşaba bir hayat, nesneye bir ruh kazandırır.

Türkiye’de bu kadim geleneğin izini sürerken dört farklı dünyanın şaşırtıcı biçimde aynı çizgide buluştuğunu görüyoruz: Ahşapla huzur bulan bir padişah, modern hayatın ağırlığını tezgâhında hafifleten bir iş insanı, ustalığı sanat düzeyine taşıyan iki Anadolu marangozu ve bilimin inceliğini zanaate aktaran bir ortopedi cerrahı.

Her biri, Türkiye’nin marangozluk damarının hâlâ canlı, güçlü ve derin olduğunu gösteriyor.

Sultan II. Abdülhamid’in marangozluğu, Osmanlı tarihinin az bilinen ama en çarpıcı sayfalarından biridir.

Sarayda siyasetin gürültüsü arttığında, imparatorluğun yükü ağırlaştığında, o sabahın erken saatlerinde marangozhanesine inerdi:

•Ölçüsünü kendi alır,

•Çerçevesini kendi yapar,

•Masasını oyarken sessizleşir,

•Tahtayı adeta kendi nefesiyle şekillendirirdi.

Bu birkaç saat, imparatorluğun karmaşasının arasında onun için bir tür sığınaktı.

Abdülhamid’in tezgâh başındaki varlığı, bize yalın bir gerçeği hatırlatır: İnsanı tedavi eden şey güç değil; ustalıktır.

Aradan bir yüzyıl geçiyor; fakat marangozluğun çağrısı hiç değişmiyor.

Bugün iş dünyasının tanınmış isimlerinden Cem Boyner, yoğun temposuna rağmen ahşabın başına geçtiğinde dünyayı bir süreliğine susturabiliyor.

Çiftliğinde kurduğu........

© 10 Haber