İçinde demokrasi sözcüğü geçmeyen yazı
Geçen hafta ortasında, İngiltere’de İşçi Partisi hükümeti. “Putin’in savaş makinesine büyük darbe” başlıklı bir basın bildirisiyle Rusya’ya uygulanacak yeni yaptırımları açıkladı.
Bundan birkaç gün önce de İngiliz terörle mücadele polisi tarafından mahkemeye sevk edilen bir aşırı sağcı aktivist, avukatlık masraflarının Elon Musk tarafından karşılanacağını iddia etti.
Birbiriyle ilişkisi yokmuş gibi gözüken bu iki haber, aslında, Avrupa’daki hükümetlerin Trump iş başına geldiğinden beri sıkıştıkları cendereyi sergiliyor:
Bir tarafta Putin’in, Ukrayna’da sürdürdüğü savaşı Avrupa’ya doğru genişleteceği korkusu, öte tarafta, Trump ve ekibinin Avrupa’daki aşırı sağın faaliyetlerini destekleyerek, yaşlı kıtada rejim değişikliği peşinde koşmaları…
Rusya’ya yeni yaptırımların yolda olduğunu biliniyordu. Sonunda geçen Çarşamba resmi açıklama geldi. Açıklanan yaptırımlar, bir taraftan Rus petrolünü petrol piyasası dışına itmeyi hedeflerken, diğer taraftan da, Rus füzelerinin ve dronlarının tedarik zincirini kırmayı amaçlıyor ve bu iki boyut, Türkiye’yi de ilgilendiriyor.
Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı’nın ortak çalışması sonucu düzenlenen yaptırımların açıklandığı basın bülteninde şu ifadeler yer alıyor: “Kremlin’e fon akışını daha da kısıtlamak için Birleşik Krallık bugün, üçüncü ülkelerin, Rus menşeli ham petrolden rafine ettikleri petrol ürünlerinin ithalatını yasaklayacağını duyurdu. … Bugünün yaptırımları petrolün ötesine geçerek, Ukraynalı sivilleri terörize eden Rus insansız hava araçları ve füzeleri için kritik öneme sahip elektronik parçalar tedarik eden Tayland, Singapur, Türkiye ve Çin gibi ülkelerdeki şirketleri hedef alarak Rusya’nın önemli askeri tedarik zincirlerini kırıyor.”
Yaptırımlara konu şirketler listesinde, Rusya’nın enerji sektörünü destekleyen 10 şirket; Rusya’nın savunma sanayiini destekleyen veya kritik ekipman sağlayan, biri Türk, 24 şirket; Rusya’nın finans sektörünü destekleyen 5 finans kuruluşu; LNG taşımasını yürüten 7 gemi, 44 petrol tankeri ve bir bilimsel araştırma şirketi bulunuyor. Listede, daha önceki yaptırımlarda yer almayan yeni isimler arasında, dünyanın en büyük (Rus) petrol şirketlerinden Lukoil ve Rosneft, önemli Çin petrol terminalleri ve 2024’te Rusya’dan 100 milyon varil petrol alan Hindistan’ın Nayara Enerji’sinin de aralarında bulunduğu, çoğunluğu Rus ve Çinli şirketler yer alıyor.
Hükümet bildirisinde Türkiye’nin adı elektronik parça tedariki bağlamında geçerken, Financial Times (FT) eksik kaldığını düşündüğü kısmı şu ifadelerle tamamlıyor: “2023 yılından bu yana Çin, Hindistan ve Türkiye, Rusya’nın petrol ihracatının bel kemiği haline geldi ve toplamda yaklaşık 380 milyar dolar değerinde Rus ham petrolü satın aldı.” FT, yaptırımların daha etkili olabilmesi için bu üç ülkedeki sekiz rafinerinin “cezalandırılması” gerektiğini ileri sürüyor.
Yaptırımların, Rusya’nın Ukrayna savaşını finanse eden kaynakların kurutulmasını amaçladığı ön plana çıkarılırken, satır aralarından, aslında Rusya’nın ekonomik bakımdan çökmesinin ve Avrupa’ya saldıramayacak hale gelmesinin hedeflendiği okunabiliyor. Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Cooper, bunu kibarca şöyle ifade ediyor: “Ukrayna’nın güvenliği, tüm Avrupa’nın ve Birleşik Krallık’ın güvenliği ve istikrarı için önemli. … Avrupa’daki ortaklarımızla birlikte Rusya’nın saldırganlığına karşı aldığımız önlemler, ülkemizi daha güçlü hale getiriyor.”
Avrupa’daki ortaklar biraz kalabalık oldukları için “önlem almakta” yavaş kalıyorlar. En son Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ekim ayı başında, Rusya’ya uygulanan petrol yaptırımlarının sıkılaştırılması, “hayalet tankerlerin” hareketlerinin kısıtlanması için hızla tedbir alınması gerektiğini dile getirmişti.
“Hayalet tanker” (ya da gölge tanker) dedikleri, Rusya’nın ham petrolünü, petrol ürünlerini ve sıvılaştırılmış doğal gazını taşıyan ve durmadan bayrak değiştiren, sahte bayrakla, transponderlerini (gemilerin kimlik, konum, rota ve hız gibi seyir bilgilerini otomatik olarak yayan ve alan cihazlar) kapatarak seyreden, birçok liman kendilerine kapandığı için, alıcı ülkelerin gemilerine açık denizde, radarların kör noktalarında, yüklerini transfer eden, resmi olarak hiçbiri Rusya’ya ait olmayan, paravan şirketlerin işlettiği, çoğu yaşlı ve bakımsız, sayısı belirsiz tankerler.
Rusya’nın, petrol ve doğal gaz ihracatını engellemek için bir süredir kendisine uygulanan yaptırımları, bu tankerler sayesinde etkisiz hale getirdiği belirtiliyor. (İngiltere Temmuz ayında da 100 tankeri kara listeye almış ve Batı’nın yaptırımlarına rağmen milyarlarca dolar değerinde Rus petrolünü nakleden geniş bir ağın kilit isimleri olarak, Rusya’nın devlet petrol devi Rosneft ile yakın bağları olan iki Azerbaycan vatandaşını tespit etmişti. İngiltere Ulusal Suç Ajansı (NCA), Etibar Eyyub ve Tahir Garaev’i, yaptırım uygulanan Rus ham petrolünün kaynağını gizlemek için tasarlanmış, giderek daha sofistike hale gelen “gölge ticaret” sisteminin merkezi figürleri olarak adlandırdı.)
Baltık Denizi’nde konuşlanan bu tankerlerin bazılarının sabotaj, casusluk ve dron gemisi olarak kullanıldığına dair de, tam olarak kanıtlanamamış bir kuşku, Avrupa’nın midesini bulandırıyor.
Bu........





















Toi Staff
Tarik Cyril Amar
Gideon Levy
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d