menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir devrin sonu: Özelleştirme “çuvalladı” mı? İngiliz demiryolları devletleştiriliyor

31 1
25.05.2025

Bugün, (25 Mayıs 2025) sadece İngiltere tarihinde değil, belki de dünya ekonomi tarihinde, çok iddialı ve çok tartışmalı bir uygulamada“sonun başlangıcı”na işaret eden gün olarak anılabilir.

İngiltere’nin ünlü tren operatörlerinden SWR’nin (South Western Railway – Güney Batı Demiryolları) özelleştirme sözleşmesi bugün bitiyor ve sözleşme yenilenmeyerek, bu demiryolu işletmesi devletleştirilecek. Bunu, 20 Temmuz 2025’te sözleşmesi biten c2c şirketinin Londra-Essex hattı işletmesi izleyecek. 12 Ekim’de ise Greater Anglia devletleştirilmiş olacak. Ekim 2027’ye kadar 7 demiryolu işletmesinin bu üçlüye eklenmesiyle, gerçekleştirildiğinde çok radikal bulunan (“British Rail” markasını piyasadan silen) İngiliz demiryolu özelleştirmeleri, yaklaşık 25 yıllık bir dönemin sonunda tamamen sonlanmış olacak.

Bu işletmeler Birleşik Krallık Ulaştırma Departmanı’na bağlı bir limited şirket tarafından devralınacak. Devletleştirilen demiryollarının daha sonra GBR (Great British Railways – Büyük Britanya Demiryolları) çatısı altında toplanması öngörülüyor. GBR dördü zaten kamunun elinde bulunan 14 demiryolu işletmesini konsolide edecek.

Peki, Birleşik Krallık hükümeti İngiliz demiryollarını (İskoçya ve Galler bu rüzgârın şimdilik dışında) neden devletleştiriyor? Bu konuda yorumlar muhtelif. 29 Kasım’da göreve gelen Birleşik Krallık’ın çiçeği burnunda Ulaştırma Bakanı Heidi Alexander, 3 gün önce parlamentoda yaptığı açıklamada şöyle diyordu:

“Kamu mülkiyeti, hizmetlerin hissedarların değil yolcuların çıkarları doğrultusunda yürütülmesini sağlamada ve hükümetin demiryolu ulaşım ağı ile trenleri tekrardan bir araya getirmesinde hayati bir adımdır. Ancak kamu mülkiyeti tek başına bir çözüm değildir ve şu anda demiryollarını engelleyen yapısal sorunları çözmeyecektir. Bu zaman alacaktır.”

İngiltere’de demiryolları alt yapısı devletin, trenlerin işletmesi ise özel sektörün elindeydi. Bakan bu ikiliğin sona erdirilmesine özel bir vurgu yapıyor (hükümetin kullandığı tabir: Raylarla trenlerin buluşması). Asil bir amacın da altını çiziyor: Yolcuların çıkarlarını ön plana almak.

Bu devletleştirme, Başbakan Keir Starmer’in seçim vaatleri arasındaydı. Kuşkusuz, “yolcuların çıkarlarını, hissedarların çıkarlarının önüne geçirmek” söylemi, böyle bir taahhüdü oya tahvil edebilmenin tek yoluydu. Bunun karşılık bulması da kolaydı. Çünkü 2018’den bu yana, tren seferlerinde kimisi arıza görüntüsü altında, büyük iptaller görülmeye başlanmıştı. Sebebini açıklayabilen, sorumlusunu işaret edebilen olmadı. Dolayısıyla, seçim ortamının elverişli bir vaadi oldu demiryolu işletmelerinin devletleştirilmesi.

Ancak görünen o ki. mesele basit değil. Konunun enine boyuna düşünülmüş, stratejisinin iyi kurulmuş ve hazırlıklarının yapılmış olduğuna dair pek bir işaret yok. Starmer hükümetinin devletleştirme hamlesinin tamamlayıcısı olarak gösterdiği “Demiryolu Reformu” henüz bir muamma.

Öte yandan hizmetlerin tek çatı altında birleşmesinin maliyeti azaltabilmesi için atılması gereken adımların (işçi çıkarma vb) İşçi Partisi açısından zorluğuna dikkat çekenler var. Maliyetin azalmayacağını, artacağını iddia edenler mevcut. “Zaten........

© 10 Haber