Sen Seçilmiş Bir Kişi Misin?
Hayat, insanın kendiyle baş başa kaldığı, iç sesini bazen susturamadığı, bazen de o sesle barış içinde yol aldığı bir içsel yolculuktur. Bu yolculuk boyunca, zihnimizin derinliklerinde bir soru yankılanır zaman zaman : “Acaba ben seçilmiş biri miyim?”
İlk duyduğunda kulağa iddialı gelir. Hatta fazla büyük, megalomani kokan bir düşünce gibi. Ancak bu soru, farkında olmadan birçok insanın zihninde sessizce dolaşır. Bazen bir duanın ortasında, bazen bir kazadan sağ kurtulduğunda, bazen de bir başarı sonrasında, ansızın… Seçilmişlik düşüncesi, insan ruhunun en mahrem köşelerinde kök salar.
Ve bu duygu, doğru bir şekilde yerleştirilmediğinde ya kibir doğurur ya da içi boş, temelsiz bir teselliye dönüşür.
Oysa asıl mesele, seçilmiş olup olmadığımızdan çok, bu hissi nasıl yaşadığımızdır.
Benim yolculuğum İzmir sokaklarında gazeteciliğe ilk adım attığımda, bir haberin sadece bilgi aktarmaktan ibaret olmadığını fark ettiğimde başladı. Göz göze geldiğim insanların acıları, sevinçleri ve sessiz mücadelelerini sadece haber yapmakla kalmayıp, onların hayatına başka türlü katkılar sunmaya yöneltti.
Zamanla fark ettim ki, bir hikâyeye kulak vermek ve katkı sağlamak için çaba göstermek bazen bir insanın kaderini değiştirebilir. Bu farkındalık, beni insan bilincini anlamak için daha başka arayışlara sürükledi ve yaşam koçluğuna yöneldim. Amacım, insanların içindeki gücü keşfetmelerine yardımcı olmak, hayata daha bilinçli bir gözle bakmalarını sağlamak oldu. Çünkü gerçek dönüşüm, sadece var olmakla değil, etrafına da........
© 10 Haber
