Kapadokya’da Jeotermal Turizmin Ayak Sesleri: Derinlerden Yükselen Bir Gelecek Vizyonu
Kapadokya’ya her gelişimde, geçmişin katmanlarına gömülmüş yeni bir öyküyle karşılaşıyorum. Avanos’un çömlek atölyelerinden Çavuşin’in sessiz taş evlerine, Göreme’nin vadilerinden Uçhisar’ın kartal bakışlı kalesine dek uzanan bu benzersiz coğrafya, yalnızca 60 milyon yıllık jeolojik geçmişiyle değil, kültürel ve ekolojik çeşitliliğiyle de büyülüyor.
Ancak bu defa, peribacalarının gölgesinde yankılanan yepyeni bir anlatıya kulak verdim: jeotermal enerjiyle şekillenen sürdürülebilir turizmin yükselişi.
Ürgüp’te düzenlenen JEMYAD Uluslararası Jeotermal Yatırım Zirvesi, klasik bir enerji konferansının ötesine geçerek, Kapadokya’nın geleceğine dair vizyoner bir yol haritası sundu. Artık turizm, sadece geçmişin izlerini taşımakla kalmıyor; doğanın alt katmanlarından beslenen bir gelecek hayalini de şekillendiriyor. Bu yeni vizyonun mimarlarından biri, bölgenin en yaratıcı turizm öncülerinden Ömer Tosun. Museum Hotel’in kurucusu olarak tanınan Tosun, Kapadokya’nın doğal kaynaklarını sadece ekonomik bir getiri aracı değil, kültürel ve ekolojik bir miras olarak da değerlendirmeyi bilen bir lider.
Jeotermal enerji, yalnızca elektrik üretimiyle sınırlı bir teknik kaynak değil; çok amaçlı kullanım potansiyeliyle, sürdürülebilir yaşamın ve turizmin yeni temeli olabilir. Japonya’da Beppu ve Kusatsu gibi şehirler, yüzyıllardır jeotermal kaynakları hem yerel halkın sağlığı hem de turistik çekim merkezi olarak kullanıyor. İzlanda, başkenti Reykjavik dahil olmak üzere şehirlerinin neredeyse tamamını jeotermal enerjiyle ısıtarak dünyaya enerji dönüşümünde örnek........
© 10 Haber
