menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

48 Saatte Atina: Tarih, Lezzet ve Akdeniz Esintisi

3 0
26.04.2025

Bu yıl Atina’ya iki kez yolum düştü. Her seferinde şehirle kurduğum bağ biraz daha derinleşiyor. Bir yanda yüzyılların tanığı mermer sütunlar, diğer yanda şık vitrinlerde çağdaş tasarımlar.

Antik taşların gölgesinde yürürken bir yandan da yeni nesil gastronomik restoranları keşfetmek, Atina’nın sadece geçmişe değil geleceğe de ne kadar güçlü adımlarla yürüdüğünü gösteriyor. Lezzet ve şıklık, kentte şaşırtıcı bir uyumla iç içe geçmiş durumda; neredeyse her köşede bir konsept restoran, yaratıcı bir menü, özenli bir sunum.

Seyahat yazarı dostum Fotis Vallatos’un dünyayı gezip sonunda Atina’da açtığı restoran da bu dönüşümün en güzel örneklerinden biri. Her şeyin ama her şeyin odun ateşinde piştiği bu mekân, hem doğallığı hem de inceliğiyle büyüledi beni. Atina artık sadece tarihin değil, çağdaş gastronominin de başkentlerinden biri olmaya aday.

Eğer siz de Atina’yı hafta sonu gibi kısa bir sürede keşfetmeyi planlıyorsanız, hem antik mirasa dokunabileceğiniz hem de bu yükselen gastronomi sahnesine yakından tanık olabileceğiniz dolu dolu bir rota hazırladım. İşte 48 saatte Atina’yı yaşamanın en keyifli yolları…

Sabah: Şehre sıcak bir başlangıç

Şehirlerin sabahları bana çok etkileyici geliyor. Bir şehre sırf mistik sabah havası nedeniyle düşkün olabiliyorum . Atina’daki sabahları da çok seviyorum. Burada şehrin üzerine düşen ışık insanın içini ısıtan cinsten. Eğer güne biraz şımartılarak başlamak istiyorsanız, Hotel Grande Bretagne’in terasında kahvaltı muhteşem. Syntagma Meydanı’na bakan bu zarif otelde, Akropolis manzarasına karşı bir yudum kahve içmek bile güne özel bir anlam katıyor. Masanıza taptaze meyveler, nefis Yunan peynirleri, çıtır börekler geliyor. Kahvaltı öyle hazırlanıyor ki sanki günün ilk saatlerinde bile Atina’nın zarafeti sofraya yansıtılıyor.

Öğleden sonra: Tarihin içinde yürüyüş

Kahvaltının ardından yönünüzü Akropolis’e çevirin. Ne kadar çok fotoğrafını görmüş olsanız da, Parthenon’un önünde durduğunuzda büyülenmemek mümkün değil. Taşlar sanki hâlâ geçmişin izlerini fısıldıyor. Ardından Yeni Akropolis Müzesi’ni gezin. Antik Yunan’ın zarafeti, modern bir mimari içinde etkileyici bir şekilde........

© 10 Haber