Ertelediğimiz Hayat
Bazı sabahlar, her şey tam yoluna girecekmiş gibi hissederiz.
Bugün başlayacağım, deriz.
Yeni bir alışkanlığa, yeni bir düzene, yeni bir hayata.
Ama bir bakarsın, yine aynı döngü:
Mesajlara yetiş, maillere cevap ver, birine söz ver, sonra kendini unutuver.
Ertelemek sadece eylemleri değil, duyguları da dondurur.
Birini aramayı, birine “özledim” demeyi, hatta kendi kalbimize dokunmayı erteleriz.
Çünkü “şimdi sırası değil” deriz.
Hep daha uygun bir an, daha sakin bir gün, daha hazır bir biz var sanırız.
Oysa hayatın kendisi zaten hiçbir zaman uygun değildir.
Ne planlara uyar, ne duygulara.
Bir bakmışsın, o “daha sonra” dediğin şey, artık hiç olmamış.
Büyüdükçe fark ediyor insan, zamanın bir gün biteceğini değil, asıl enerjinin tükendiğini.
Artık o kadar yorulmuşsundur ki, istediğin şeyleri bile istemeye halin kalmaz.
Bu yüzden “bir gün yaparım” dediğin şeyler, içinden taşar ama dışına sızamaz.
Kendine bile bahane........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein